İçinde bulunduğumuz zamanların en ağırlıklı niteliği "Güvensizlik" değil midir? Bütün dünyada en yerleşik ve en eski anayasal demokrasiye örnek gösterilen Amerika Birleşik Devletleri'ne dikkatlice bakın, ne demek istediğimi anlarsınız...

Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz

Amerika örneği
Bu ülkede 3 Kasım'da bir seçim yapıldı. Başkan olmak için seçime katılan iki aday da, kendilerinin seçimi kazandığını iddia ediyor. Daha da kötüsü adaylardan biri olan şimdiki Başkan Donald Trump bu seçime hile karıştırıldığını ve kendisinin haksız yere Beyaz Saray'dan uzaklaştırılacağını iddia ediyor. İşin en kötü yanı da, Amerika'nın yerleşik medyasının ve sosyal platformların Trump'a sansür uygulamaları.

Aşı ve kuşkular
Bütün dünyayı etkisi altına alan ve çıktığı ülke olan Çin'de izi kalmayan koronavirüs salgını da, güvensizlik salgınına dönüşmüş durumda... Mesela bazılarına göre bu salgına karşı üretilen aşılarda asıl amaç, aşı yapılan kişilerin deri altına bir çip yerleştirmekmiş. Böylece insanların hem yaşamları, hem de düşünceleri kontrol altına alınacakmış.

Bezos diye bir adam
Aslında çipe falan gerek kalmadan insanların yaşamları kontrol altına alınmadı mı? Yönetimler sokağa çıkma yasaklarını kolayca uygulamaktalar. Bazı Avrupa ülkelerinde kitleler bu yasakçılıklara karşı sokak gösterileri yapıyorlar. Fakat onlara da daha sert önlemler uygulanıyor. Bu arada yoksullar daha da yoksullaşırken, zaten zengin olanlar varlıklarına varlık katıyorlar. Örneğin Jeff Bezos diye bir adamın serveti Türkiye gibi ülkelerin gayrisafi milli hasılasından daha fazla oldu.

Belirsizlik
Güvensizliğin acı bir kuşkuculuğa dönüştüğü dünyamızda bazıları insan nüfusunun azaltılması için planlar yapıldığını ve hatta bir nükleer savaş çıkartılacağını bile iddia ediyorlar. Yani işimiz kolay değil... Bakalım bu dönem ne zaman ve nasıl sona erecek?