Önce Amerika'daki seçimlerin sonuçlarını anlamak için haber sitelerini dolaştım... Sonra İslamofobik saplantısı ile Fransa'nın güvenilirliğini yerin dibine batıran Macron'un son kararlarını anlamaya çalıştım... Arkasından bizde demokratik rekabeti her şeyi karalamak şeklinde yorumlayan ana muhalefetin çaresizliğine göz attım. Ve en sonunda çareyi Neşet Ertaş'ın "Yalan Dünya"sını dinlemekte buldum...
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz
Yalan dünya
"Hep sen mi ağladın hep sen mi yandın, / Ben de gülemedim yalan dünyada / Sen beni gönlümce mutlu mu sandın / Ömrümü boş yere çalan dünyada.
Ah yalan dünyada, yalan dünyada / Yalandan yüzüme gülen dünyada.
Sen ağladın canım ben ise yandım / Dünyayı gönlümce olacak sandım / Boş yere aldandım, boş yere kandım / İrengi gözümde solan dünyada."
Ne biçim bir dünya
Yaşam gerçekten bu türküdeki gibi değil midir? Kendimize demokrasi konusunda, laiklik konusunda örnek aldığımız ve zaman zaman "Biz onlar gibi olamayız" diye yakındığımız ülkelerin haline bakınca siz de "Ah yalan dünya" demiyor musunuz?
Amerika ve Fransa
Amerika'daki başkan seçimi sonrasındaki oy sayımı, Şarlo'ya taş çıkartacak bir komediye dönüşmedi mi? Trump'ın oyları neredeyse Biden'ın oylarının iki katıyken bir anda Trump'ın oyları donuyor ve Biden'ın oyları iki katına çıkıyor... Ne yapsın bahtsız Trump? O da Beyaz Saray'a çıkan yolları döşeyecek olan Wisconsin, Michigan, Georgia ve Pennsylvania gibi eyaletlerde hukuki yollara başvuruyor... Ya Macron'un laikliğine ne demeli? Adamın bütün derdi inanç özgürlüğü değil Türkiye... İyisi mi yeniden Neşet Ertaş'a dönelim...
Ah yalan dünya
"Ne yemek ne içmek ne tadım kaldı / Garip bülbül gibi feryadım kaldı / Alamadım eyvah muradım kaldı / Ben gidip ellere kalan dünyada.
Ah yalan dünyada yalan dünyada / Yalandan yüzüme gülen dünyada."