Yıllar geçtikçe, demokratik siyasete ilişkin deneyimlerimiz de, bilgimiz de artıyor... Örneğin "Vatan sevgisi" ile "Demokratik bilinç" arasında uyumsuzluklar başlayınca, "Muhalefet" kavramının da yozlaştığını görebiliyoruz...
Gariplikler
Çeşitli açılardan muhalefet kavramını değerlendirdiğinizde, en acıklı durumdaki muhalefet türlerinden birinin sürekli seçim yenilgisine mahkum olmak şeklinde gerçekleştiğini görüyoruz. Bir diğer acınacak muhalefet türü ise bir dönem iktidarda yer aldıktan sonra uzaklaşanların "Bizden sonra her şey bozuldu" çizgisinde sürekli söylenmeleridir.
Çok deneyimli
18 yıldır iktidarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın insan karakterlerine dönük olarak sahip olduğu bilgi birikimi ve deneyimler, herhalde 18 yıldan çok uzun süreleri içerecek çeşitliliktedir. Birlikte yola çıktığı, aynı heyecanları paylaştığı ve başkaları için hayal gibi görünen özverilerle makamların dağıtıldığı bir sürecin sonunda, eski yol arkadaşlarının "Benden sonra her şey bozuldu" çizgisinde muhalefete geçmeleri, aslında acıklıdır.
Bir örnek
Bu çizginin aktörlerini biliyoruz. Örneğin bunlardan biri olan AK Parti kurucusu Abdüllatif Şener şimdi CHP'nin Konya milletvekilidir. Şener'in şimdiki konumunu "15 asırlık İslam tarihinin en günahkar iktidarı Erdoğan hükümetidir." şeklinde ifade ettiği biliniyor.
Diğerleri
Erdoğan'ın cumhurbaşkanı yaptığı ve AK Parti iktidarının kilit görevlerinde yer alan Abdullah Gül ise, çok açık biçimde kendisinden sonra her şeyin ve bu arada ekonominin de bozulduğunu söylemekte. Gül'ün çizgisinde ve etkisinde bulunan Ali Babacan da, aynı söylemlerle partisinin politikasını açıklamakta. Ahmet Davutoğlu ise kurduğu partiyi daha farklı bir ideolojiye dayamaya çalışıyor.
Bütün bu tabloda bir de HDP-CHP ittifakının oluşturduğu muhalefet var...