İtalya'ya, İspanya'ya, Amerika'ya bakıyorum... Koronavirüs salgını karşısındaki kararsızlıklarını izliyorum... İspanya başbakanı "Yeter artık, maske spekülasyonunu bırakın" diye adeta yalvarıyor... ABD Başkanı Trump ise artan ölüm sayılarına bakıp çözüm üretecek yerde, Çin'i suçluyor... Ve derken Türkiye'yi yani kendi memleketimi yaşamaya başlıyorum. Askeri uçaklar Balkan ülkelerine tıbbi malzeme taşıyor. Türkiye'de maske satışı yasak, devlet parasız dağıtıyor maskeyi...
Türkiye güçlüdür
Siyasi polemiklerin ve kötü niyetli yıpratma kampanyalarının ötesindeki gerçeği görebiliyorum. Bu salgına iyi ki Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın merkezinde bulunduğu Başkanlık Sistemi içinde yakalandık... En zor ve en hayati kararlar anında alınıyor. Halka tedavi imkanları sunulurken, moral takviyesi yapmak da hiç ihmal edilmiyor. Buna son örnek, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 65 yaş üstündeki vatandaşlara gönderdiği mektupta söylenenlerdir. Birlikte göz atalım bu mektuba:
165 bin doktorumuz var
"Türkiye, son 18 yılda temel hizmet alanlarında yaşadığı değişim ve dönüşüm sayesinde koronavirüs salgınına en hazırlıklı ülkelerden biridir.
165 bin doktorumuz, 205 bini hemşire olmak üzere 490 bin sağlık ve 360 bin destek personelimizle devasa bir sağlık ordusuna sahibiz.
Küresel salgın haline gelen koronavirüse karşı ülkece milli bir mücadelenin içerisindeyiz. Devlet olarak tüm tedbirleri alıyor, milletimizin sağlığını tehdit eden salgına karşı imkanlarımızı seferber ediyoruz.
Birlik ve beraberlik
Müsterih olunuz; hiçbir virüs, hiçbir salgın Türkiye'den güçlü değildir. 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın' anlayışına sahip bir medeniyetin mirasçıları olarak; bizim önceliğimiz her bir vatandaşımızın sağlığıdır.
Her badirede olduğu gibi bu sıkıntılı süreçten de birliğimizi, beraberliğimizi güçlendirerek çıkacağımızdan şüphem yoktur.
Bu duygu ve düşüncelerle, sizlere sevgi ve hürmetlerimi sunuyor, sağlıklı sıhhatli bir ömür geçirmenizi Rabbimden niyâz ediyorum."