New York'ta yemekli bir davetteydim. Büyük bir otelin salonundaydık. Herhalde 100 kişi falan vardı. Birden masa başındakiler ayağa kalkıp, salonu terk etmeye başladılar. Geride biz Türkler ve birkaç kişi kalmıştık.

Kar fırtınası
Merak içinde olayın nedenini sorduk. Meğer birkaç dakika önce radyoda hava tahmini veren spiker, "Saat 19'da kar fırtınası başlayacak" demiş. Öylesine inanmış bir kitleydi salonu terk edenler. Ve birazdan saat 19 olunca öyle bir kar fırtınası başladı ki, salonu terk etmeyen bizler ne yapacağımızı şaşırdık.

Bizim raporlar
İnanmak ve inandırmak böyle bir şey... Bizde de Meteoroloji Genel Müdürlüğü sürekli hava tahmin raporları yayınlar. Örneğin son dönemde İstanbul'da kar yağacağına ilişkin birkaç kez uyarıldık... Ama nedense havanın durumu hava tahmin durumuna hiç uyum göstermedi. Son olarak dün saat 18'den sonra kar yağışının İstanbul'da etkili olacağı duyurulmuştu. Ben bu satırları yazarken henüz bir yağış başlamamıştı. Dilerim saati gelince lapa lapa kar yağdığını görürüz...

İnanmak çok zor
İnanmak ve inandırmak konusu tabii ki sadece hava tahmin raporları ile sınırlı kalmıyor. Birileri ne derse, bir başka birileri de bunun tam tersini söylüyor. Bu genellikle siyasi ortamın temel kuralı gibi... Hele konu iktidar kaynaklı bir haber ise, anında bunun tam tersinin muhalefet tarafından seslendirildiğini duyuyoruz. İşin garip yanı, ters yüz edilen haberlerin bazıları ulusal güvenlikle veya ülkenin hayati çıkarları ile ilgili de olabiliyor.

Ak ve kara
Haberlere dönük inançsızlık bu şekilde damarlarımıza kadar işlemiş durumda... Siyaset de bu şekilde ak ve kara meselesi olarak sürüp gitmekte. Yani hava tahmin raporları ile mesela sınırlarımızdaki güvenliğin durumu arasında adeta bir fark yok.
Eğer akşam gerçekten kar yağarsa, bakarsınız diğer haberlere bakış açısı da biraz olsun değişir.