Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı, Washington'da ABD Başkanı Trump ile yapacağı görüşmeye yolcu ederken, "Devlet sorumluluğu" denilen olgunun çapını da düşünmemiz gerekiyor.
Mahmut Şevket Paşa
Sevgili Murat Bardakçı'nın yayınladığı Mahmut Şevket Paşa'nın günlüklerini okurken, hep o sahneye takılırdım...
Sadrazam Mahmut Şevket Paşa her sabah Babıali'deki bürosuna gitmeden önce Alman, Rus, Fransız sefaretlerine uğrar...
Taksim'deki kışlayı Fransızlara satıp, devlete para bulmak için uğraşır. Ve hep "Acaba bu devlet yarın da var olacak mı" diye düşünür. Bir suikasta kurban gittiği için de devletin yok olmasını görmez.
Abdülhamid'e darbe
Sultan 2'nci Abdülhamid'i bir darbeyle deviren İttihatçılar, bu sürecin sonunda Osmanlı'yı yok olmaya götüreceklerini görebilselerdi, yine de darbe yaparlar mıydı? 1918'de savaş yorgunu İstanbul'daki Abdülhamid'in cenaze töreninde imam cemaate "Merhumu nasıl bilirdiniz" diye sorar. Aralarında İttihatçı bakanların da bulunduğu cemaat "İyi bilirdik" diye bir ağızdan cevap verir. Sadrazam Talat Paşa da alçak bir sesle "Madem iyi bilirdik, öyleyse neden devirdik" diye kendi kendine mırıldanır.
Erdoğan'ın sorumluluğu
Bu devletin sorumluluğunu 17 yıldır aralıksız taşıyan ve her seçimde yeni bir zafer kazanan Cumhurbaşkanı Erdoğan şimdi, omuzlarındaki daha ağır bir sorumluluk yükü ile Washington'a gidiyor...
Hem Amerika'nın kabalıkları karşısında ezilmemesi gerekiyor, hem de bu görgüsüz ve nezaketsiz ülke ile ilişkilerin kopmaması gibi bir gerek var gündemde...
Bir yanda Rusya bir yanda da Amerika... Ortadoğu'nun insafsız gerçekleri arasında, Türkiye bu dengeyi korumak zorunda...
Dualarımız onunla
Türkiye'de yaşayan ve geleceğini bu ülkenin geleceği ile bir gören hepimiz, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Washington temaslarını heyecan içinde izleyeceğiz. Cumhurbaşkanı arkasında milyonlarca Türk insanının dualarının olduğunu herhalde hissediyordur.