Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Şairlerle bestekârların beraberlikleri bizleri yaşatır

Bu pazar günü eşlerini öldüren ve muhtemelen akıl hastası olan erkeklerle ilgili kan donduran haberleri bir kenara bırakmayı deneyelim...
Çünkü sade bugün değil tüm tarih bu günkü cinayetlere taş çıkartacak katliam haberleri ile doludur. Eğer sadrazamını iftara davet edip boğduran ya da oğlunu öldürtmekle yetinmeyip torunlarını da öldürten büyük padişahları hatırlarsanız, bu tür ölümlerin de hayatın parçaları olduğunu görürsünüz.

Bunlar yaşatıyor
Bu pazar öldürenlerden değil de yaşatanlardan ve insanları duygulandıranlardan söz edelim. Örneğin bazı şairlerle bazı bestekârların birliktelikleri, duygu tellerimizi öylesine titretirler ki, yeniden doğmuş gibi hissederiz kendimizi.

Bakmıyor çeşm-i siyah
Örneğin Mehmet Sadi Bey'in dizelerini Hacı Arif Bey Nihavent'ten bestelemiştir. Aradan geçen yüzyıllara rağmen bu şarkıyı her dinleyişimizde, duygu seline kapılmaz mıyız?
"Bakmıyor çeşm-i siyâh feryâde/ Yetiş ey gamze yetiş imdâde/ Gelmiyor hançer-i ebrû dâde/ Yetiş ey gamze yetiş imdâde." Ya da daha yakın günlere gelip Yahya Kemal Beyatlı ile Münir Nurettin Selçuk birlikteliğine uzanırsak... Örneğin Sessiz Gemi'yle Hicaz Hümayundan yolculuğa çıkanları anarsak...

Sessiz gemi "
Artık demir almak günü gelmişse zamandan,/ Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan./ Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;/ Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol./ Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,/ Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli./ Biçare gönüller! Ne giden son gemidir bu!/ Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu!/ Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;/ Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler./ Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden,/ Birçok seneler geçti; dönen yok seferinden."

Tereddüt
İsterseniz daha geriye gidelim...
Orhan Seyfi Orhon'la Rıfat Çağatay'ın "Tereddüt"teki Nihaventten birlikteliklerini hatırlayalım...
Sarahaten acaba söylesem darılmaz mı?/ Darılmak âdeti bilmem ki çapkının naz mı?/ Desem ki "Ben seni...", yok, dinlemez ki hiddet eder/ Niçin, bu sözde ne var sanki, hiddet etse ne der/ Desem ki "Ben seni çok...", ya kızar konuşmazsa?/ Derim "Bu çektiğim, insâf edin, eğer azsa..."/ Desem ki "Ben seni pek çok...", sakın gücenme e mi/ Sakın gücenme eğer anladınsa sevdiğimi.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA