Fransızlar dün ülkelerinin Alman işgalinden kurtuluşunun 75'inci yıldönümünü kutlamışlar. Haziran 1944'deki Normandiya Çıkarması'ndan iki ay sonra gerçekleştirilen ve Fransa'nın Alman işgali altındaki Provans bölgelerinin müttefiklerce geri alınmasıyla sonuçlanan Dragoon Harekatı'nın 75'inci yıl dönümünde anma töreni düzenlendi. Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un ve eski Başkan Sarkozy'nin katıldığı törende Fildişi Sahili Cumhurbaşkanı Alassane Ouattara ile Gine Cumhurbaşkanı Alpha Cone'da konuk olarak bulundular.
Dün dünle birlikte geçti
Bu törenle ilgili haberleri okurken dün ile bugün arasındaki farkın ne ölçüde büyük olabileceğini yine düşündüm. Fransızlar bugün Alman işgalinden kurtuluşlarının yıldönümünü kutlarlarken, Fransa ile Almanya ortak para birimi (Euro) kullanıyorlar. Artık ne De Gaulle var ne de Hitler... Fransa'nın Alman işgalinden kurtulmasına yardım eden İngiltere ise, Fransa'ya Almanya'dan daha uzak duruyor. Hatta Brexit ile kaderini Fransa'dan iyice ayıracak.
Erdoğan'ın cümleleri
Dün ile bugün arasındaki büyük farkı düşünürken, önceki gün AK Parti'nin 18'inci kuruluş yıldönümünde Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yayınladığı mesajı hatırladım.
Mesajın bir bölümü şöyleydi: "Kardeşlerim, dün bitti. Bugün ne geçmişin karanlığına ağıtlar yakacağız, ne de dünkü başarılarımıza destanlar yazacağız. Dostlarım dün bitti, geçti gitti. Bugün yeni bir gündür. Aydınlık Türkiye için geleceğimiz için yeniden yollara düşme günüdür."
Mevlana'nın dizeleri
Dün ile bugün arasındaki farkı hissetmek gerektiğini en etkili şekilde seslendiren Mevlana Celaleddin Rumi'nin dizelerinin güncelliği, yüzyıllar geçse de tazeliğini koruyor.
"Her gün bir yerden göçmek ne iyi/ Her gün bir yere konmak ne güzel/ Bulanmadan, donmadan akmak, ne hoş!/ Dünle beraber gitti cancağızım/ Ne kadar söz varsa düne ait/ Şimdi yeni şeyler söylemek lazım... "
Değişim ve söylemler
Fransa ile Almanya arasındaki ilişkilerin 75 yılda ne kadar değiştiğini veya AK Parti'nin kurulduğu 18 yıl öncesinin Türkiye'sinin bugünkünden ne kadar farklı olduğunu görebilmek ve yeni şeyler söyleyebilmek, aklın ve gerçekçiliğin gereğidir.
Bu düşüncelerle Türkiye de siyaset mesleğini seçenlerin artık ezberlerini unutmaları yeni şeyler söylemeleri gerektiğini düşünüyorum.