Kişilikleri tam oluşmadan siyasette belirli mevkilere gelenler, ulaştıkları bu noktaların hayatın zirvesini oluşturduğunu zannederler.
Kendileri için ideal olarak gördükleri kişilerin de böyle düşündüklerini zannederler.
Oysa yaşam çok daha fazla boyutlu bir olgudur.
Lider olmak
Eski cumhurbaşkanlarını da başbakanları da yakından tanıdım.
Onlar için yaşamın ödülünün bir koltuktan ibaret olmadığını defalarca gördüm.
Aileleri ile birlikte olmak, arkadaşlıklarını pekiştirmek, yaşamın renklerinin lezzetine varmak, onların gerçek tutkularıydı.
Bu arada Türkiye gibi bir ülkede "Lider" konumunda bulunmanın sonsuz süreli olmayacağının bilincindeydiler.
Koltuklar ve insanlar
Geçmişte Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliği döneminde çeşitli mevkilere gelmiş ve sonra ilk çemberin dışında kalmış bazı isimlerin, Erdoğan'ın sözde başarısızlığını yorumlayan söylemlerini izlerken zaman zaman gülüyorum.
Çünkü onlar da, geçmişteki benzerleri gibi yaşamı sadece bir takım koltuklardan ve bir takım mevkilerden ibaret sanıyorlar.
O değişmedi
Şimdi Cumhurbaşkanı olan Erdoğan'ı Trakya'daki cezaevinde ziyaret ettiğimde, bugünkü Erdoğan'dan farklı bir kişi değildi.
İnsanlara bakış açısının yıllar boyunca hiç değişmediğine hep tanık oldum.
Bu bakış açısının özünde "Güven duymak" hep vardı, yine var. Kendisi hakkında ileri geri konuşan biri hakkında konuşurken "İnanamıyorum.
Oysa onunla aramızda hukuk vardı"diye hayretini ifade etmişti.
İhanet etmek...
Yani bir dönem Erdoğan'la birlikte çalıştıktan sonra bugün yollarını ayırıp onun karşı cephesinde yer alanlar, en azından üsluplarına dikkat etmeliler.
Yol ayırımı çok doğal bir gelişmedir.
Ama ihanet etmek doğal bir davranış değildir. Yollarını ayıranlar Erdoğan'la yine dost kalabilirler. Ama ihanet edenleri Cumhurbaşkanı Erdoğan hep küçümseyecektir. Bu durumu bir dönem Erdoğan'la birlikte çalışanların herhalde değerlendirmeleri gerekiyor.