Seçim sandığı yorgunu bir toplum olarak, önümüzdeki dört yılda hiç oy kullanmayacağımızı bilmenin mutluluğunu yaşamaktayız. Hepimizin ortak beklentisi bu son seçimle birlikte kamplaşmanın ve nefret noktasına varan farklılıkların son bulmaları değil mi?
Bu coğrafya
Ne var ki bu coğrafyanın özelliği bu... Üstelik sade Orta Doğulu değil bir de Balkanlıyız. Bu coğrafyada en basit anlaşmazlıklar bile ölüm-kalım savaşına dönebilir. Bu coğrafyanın yakın ve uzak tarihi soykırımlarla, suikastlarla, ihanetlerle ve iç savaşlarla dolu değil midir? Demokrasinin darbelerle, işgallerle kesildiğini görmeye alışkın bir coğrafyadır bu...
Bekleyen sorunlar
Demokrasiyi kararlılıkla yaşatmaya azmetmiş bir toplum olarak, dünkü yerel seçim sonrasında sayı ile kendimize gelmeliyiz. Çünkü bizi sayısız çok önemli ve hayati ölçüde tehlikeli olabilecek dış sorunlar bekliyor. Sınırlarımızın güvensizliğinin ana unsurunun stratejik ortağımız olan Amerika Birleşik Devletleri olduğunu bilmemiz, sanırım bizi bekleyen tehlikelerin çapını anlamamıza yardımcı olacaktır. S-400 ile F-35 sorunsal sarmalının sonuçlarını kestirmeye çalışmak bile durumu anlamamıza yeter...
Öcalan ve PKK
Tabii bir de iç siyasette beklenen gelişmeler var. HDP ve PKK'nın CHP payandalığını Öcalan'ı dinlemeye yeğ tutması bile başlı başına önemli bir gelişmenin işaretidir. Bir de AK Parti'nin eski büyüklerinin ne zaman ne yapacakları da, bilinmezler arasında... Dünkü seçimde oyunu kullanan Abdullah Gül'ün söyledikleri, bu ismin ruh haletine ilişkin ipuçları veriyor muydu dersiniz? Gül'ün oyunu kullandıktan sonra söylediklerini hatırlayalım:
Gül konuştu
"-Oyumuzu attık, hayırlı neticeler neyse Türkiye için, memleket için o olsun. Bundan sonra önümüzde 4-4,5 yıllık bir dönem var. İnşallah her şey memleket için güzel olur, iyi olur. Umarım insanların beklentileri karşılanır. Ümit ederim memleketimizin ihtiyaçlarının karşılandığı bir dönem başlar"