Rahmetli Turgut Özal "Vizyon" ve "Misyon" kavramlarını siyasi sözlüğümüze sokmuştu. Hem bir misyonu olan hem de bunu bir vizyona dayalı olarak hayata geçiren siyasetçiye örnekti Turgut Özal... Türkiye'nin dünya ile ekonomik rekabete girmesinin ve serbest pazarın devre dışı bırakıldığı 50 yılı, bir anda sıfırladı.

Somut hedefler
Bugün artık önümüze gelen siyasetçi isimlerini de "Vizyonları ve misyonları var mı" diyerek farkında bile olmadan değerlendiriyoruz.
Mesela Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın hem kendi kadrolarına hem de Türkiye'ye koyduğu 2023 veya 2071 gibi hedefler, çok somut misyonları ifade ediyor. Dünyanın en gelişmiş ülkeleri arasında yer almak veya ulusal gelirine göre gelişmekte olan ülkelere en fazla yardım yapan ülke olmak, Yeni Türkiye'nin eskisinden farklı gerçekleridir.

Muhalefet yokluğu
Keşke farklı bir siyasi ortamda yaşamakta olsaydık... Yani ana muhalefetin sözcüleri de bir misyona ve bir vizyona sahip olduklarını hiç olmazsa iddia edebilselerdi. Takılmış plak gibi "Üretim"kelimesini seslendirmeyi vizyon zanneden bir anlayıştan söz ediyorum. Ya da hem dünyanın hem de içinde bulunduğumuz coğrafyanın bütün dengelerini değiştirecek gelişmeler olurken, ulusal çıkarlarımız ve güvenliğimiz konusunda dut yemiş bülbül rolü oynayanlardan bahsediyorum.

Seçici olalım
Yarın sandık başında yerel yönetimlerin yöneticilerini seçerken, Turgut Özal'ı hatırlayalım... Mesela İstanbul'a misyonu ve vizyonu olan bir ismi belediye başkanı olarak seçelim. Aynı arayışımız tüm seçilecek yöneticiler için de olsun... "HDP'lileri nasıl Kürt oyları için kullanırız" diye olaya bakan anlayışı devre dışı bırakalım. "Türkü ve Kürdü ile bizim insanlarımıza kim daha iyi hizmet sunar" arayışında olalım ki, vizyon ve misyon kavramları siyasetimizi yönlendirmeye devam etsinler.