Daha önce de yazdım... 31 Mart'taki yerel seçimlerin sonuçları ne olursa olsun, Türkiye'de ne iktidar değişecek, ne de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın görev süresinde bir değişiklik olacak. Bu gerçeğe karşı özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 31 Mart'a bir genel seçimmiş gibi bakmasının nedenini anlamaya çalışmalıyız.
Beka sorunu
Gerçekten de günde birden fazla ildeki mitinglere katılan, televizyon kanallarında saatlerce programlarda yer alan Cumhurbaşkanı Erdoğan adeta bedeninin yorulmasını 31 Mart sonrasına ertelemiş gibi davranıyor.
Aynı şekilde MHP Genel Başkanı Bahçeli de, 31 Mart yerel seçimlerinin bir beka sorunu olduğu savını, ilden ile taşımakta.
HDP ve PKK
Dünyadaki konjonktürel değişimi ve özellikle içinde bulunduğumuz Ortadoğu coğrafyasındaki krizleri dikkatle değerlendirdiğinizde, 31 Mart'ta çıkacak ve Türk siyasetinde istikrarsızlığa işaret edecek bir sonucun ne anlama geldiğini kolayca görebilirsiniz. Özellikle Güneydoğu'nun illerinde ve ilçelerinde eski çukurlu günlere geri dönüşü işaret edecek sonuçların, devletin bekası ve birliğini derinden ilgilendireceği açıktır.
Batı kentlerine gelince, CHP ve İYİ Parti'nin HDP ile yaptığı ittifak bu kentlerde HDP yani PKK kuklası yönetimlerin çıkmasına dayanabilir.
Öncelikli gündem
Bizler seçmen vatandaşlar olarak oyumuzu kullanırken tabii ki ekonomik tatminlerimizi de seslendiririz. Ancak içinde bulunduğumuz global ve bölgesel konjonktür, güvenlik ve bütünlük arayışlarımızı öncelikli gündeme almamızı gerektiriyor.
Anlamalıyız
Bu gerçeklerin ışığında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 31 Mart Yerel Seçimleri'ni neden bir genel seçimmiş gibi algıladığını anlamamız gerekiyor. Bu seçimler sonrasında Türkiye'miz bir istikrarsızlık dönemine girmemelidir. Oylarımızın bu durumu belirleyeceğini anlamalıyız.