Uluslararası ilişkilerde, topyekûn bir savaşın eşiğine gelmek işten bile değildir. Son olarak bu gerçeği Hindistan ile Pakistan arasındaki sıcak gerginlikte gördük. Düşünün ki Hindistan'ın bağımsızlığa kavuştuğu 1947'den bu yana Hindistan ve Pakistan dört kez savaştılar.
Rüzgârın oyunu
Son gerginlikte Hindistan Keşmir'deki patlamaya cevap olarak Hint uçaklarının sınırı geçmeden Pakistan'daki bazı hedefleri bombalamasını kararlaştırmıştı. Ancak rüzgâr, Hindistan savaş uçaklarının sınırı geçmesine neden oldu ve Pakistan da bu uçaklardan iki tanesini düşürdü. Sonuçta iki Hint pilotu şimdi Pakistan'da esir... Bundan sonra bu iki nükleer silah sahibi ülke gerginliği nereye kadar tırmandırırlar acaba?
Erbakan'ı anarken
Aslında bugün yeni bir 28 Şubat günü olduğu için, bizim yakın tarihimizdeki son "Post-modern darbe"nin yıldönümünde bu konuya girmeyi planlamıştım. 28 Şubat'ın hedefinde, dün ölümünün 8'inci yılında rahmetle andığımız Başbakan Necmettin Erbakan vardı ve darbeyi yapanlar sonunda Erbakan'ı devirdiler.
Demirel de darbeci oldu
İşin en acı ve garip yanı, 28 Şubat'ın baş mimarı olan dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in kendisi daha önce iki kez klasik darbelerle devrilmişti. Ama sonunda Demirel de darbeci olmayı kabullendi ve hem Erbakan'ı devirdi hem de Doğru Yol Partisi'ni bölerek Tansu Çiller'in başbakan olmasını engelledi. Demirel bütün bu ayıplı davranışlarda o dönem ANAP lideri olan Mesut Yılmaz'a güvenmişti. Bekliyordu ki, Cumhurbaşkanlığındaki süresi bitince, Mesut Yılmaz da bu sürenin uzatılması için TBMM'de çaba gösterecekti. Oysa Mesut Yılmaz bunu yapmadı ve Demirel kırık bir şekilde Çankaya'dan indi.
Darbeler edebiyatı
Hep "Post-modern darbe keşke Şubat'ın keşke 29'unda olsaydı ve post-modern darbeyi dört yılda bir hatırlasaydık" derim... Ama sonuçta 15 Temmuz 2016'daki FETÖ darbe girişimi 28 Şubatı da galiba gölgeledi. Dileğim darbeler edebiyatının siyasi tarihimizin geçmişine karışmasıdır.
Hindistan-Pakistan gerginliğine gelince, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun "İki ülkenin arasına girmeye hazırız" içerikli açıklaması şu ana kadar duyduğum en doğru şeydir.