Türk siyasetinin sivri biber ile patlıcan arasında sıkışıp kalması keşke mümkün olabilseydi... Kuzey Suriye ile Türkiye arasındaki bölgeyi müttefikimiz Amerika Birleşik Devletleri keşke PKK/PYD'lilere değil de, sivri biber ile patlıcan üreticilerine teslim etmiş olsaydı.

Sivri biber ve patlıcan
Ama ne yazık ki, gerçekler çok farklı. Tam 16 yıldır akla hayale gelmeyen tuzaklarla durdurulmaya çalışılan, darbe girişimlerine bile hedef kılınan AK Parti iktidarının yumuşak karnının sivri biber ve patlıcandan oluşması mümkün müdür?
Dün Sıvas'taki mitingde patlıcan biber söylemlerinin anlamsızlığını, Cumhurbaşkanı Erdoğan pek güzel anlattı...

Bir merminin fiyatı...
"-Bizler Cudi'de Gabar'da Tendürek'de terörle mücadeleyi verirken onları temizlerken sıfırlarken sizin söylediğinize bakın. Biz bunları yaparken birileri bizleri farklı yerlerden vurmaya çalışıyor."
"-Ne diyorlar domates, patlıcan, patates... Ya düşünün be bir merminin fiyatı nedir? Düşünün benim Mehmedimin giyinip kuşanıp bu teröristlere karşı verdiği mücadelenin bedeli nedir bir düşünün."

Hep kazandık
"- Siz hâlâ domates, patates, sivri biber konuşuyorsunuz. Yani bizi Corc, Hans bir yerlerden vurmak istiyor, bunlar da onlara el ayak oluyorlar. Biz mücadeleyi hep kazandık, kazanmaya da devam edeceğiz. Gerekirse tanzim satışları belediyelerin eliyle kurarız. En ucuz fiyata ürünleri getiririz dedik."

Tanzim satışları
Tabii ki iktidarlar ekonominin sağlığından da sorumludurlar. Nitekim önümüzdeki günlerde belediyelerin fiyatları dengeleyecek tanzim satışlarına başlamaları için hazırlıklar yapılıyor. Yani sivri biber ve patlıcan da sonunda hizaya geleceklerdir. Ancak şu andaki önceliklerimiz arasında, herhalde bunlar yoktur. Bir F-16'nın teröristleri hedef alan bir uçuşu sırasındaki harcamalarının kaç kilo patlıcan ettiğini hesaplarsanız, ne demek istediğimi anlarsınız.