Uluslararası ilişkilerin en anlaşılmaz sorunlarından bir tanesi de, Amerika'nın İran takıntısıdır... Bu takıntının en son ve problemli yansıması, Trump Amerika'sının İran'la yapılan çok uluslu nükleer silahlardan arınma anlaşmasından çekilmesi ve bu ülkeye yaptırımlar uygulamaya başlamasıdır.
Suudiler vurmadı mı?
Amerika'nın Sovyet işgalindeki Afganistan'da terör örgütleriyle ve özellikle El Kaide ile yaptığı anlaşma, sonunda Amerika'yı vurmadı mı? 2001 yılında New York'u ve Washington'u vuran saldırılarda yer alan teröristlerin tümü Suudi Arabistan uyruğundaydılar. Açıkçası bunların arasında hiçbir İranlı yoktu.
Varsa yoksa İran
Ne var ki Suudi Arabistan'ın rejimi de, bu ülkeden dış dünyaya yansıyan hukuksuzluklar da Amerika'nın umurunda değil. Çünkü Amerika'nın Ortadoğu siyasetini İsrail belirliyor. Ve İsrail'in en büyük düşmanı, 1979'da Humeyni bu ülkeye geldiğinden beri İran'dır. Çünkü İran rejimi İsrail'i İslam topraklarına el koyan bir işgalci olarak görüyor. Sonuçta Amerika da İran'ı düşman olarak görüyor.
Çavuşoğlu konuştu
Amerika'nın dünyanın çeşitli bölgelerine ve özellikle Ortadoğu'ya ve Suriye'ye bakış açısındaki hastalıklı yaklaşımları biz çok iyi biliyoruz. Bu yaklaşımları Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu şu cümlelerle tahlil ediyordu dün:
"-ABD'de farklı kurumlardan farklı sesler geliyor. Suriye'den çekilmede ABD'nin zorlukları olduğunu görüyoruz. Terör örgütüyle bu kadar iç içe olduktan sonra ayrılmak da zor oluyor. Sahada zorluklar var ama üstesinden geliyoruz. İran da aktörlerden biri, onlarla da görüşüyoruz. Seversiniz ya da sevmezsiniz İran da Suriye bir aktördür."
Hedef İran ve Türkiye mi?
Bir başka haber de Londra'dan geldi. Buna göre İsrail, Mısır, BAE ve Suudi Arabistan'ın istihbarat şefleri Türkiye'yi hedef alan gizli bir toplantı yaptı. Londra merkezli "Middle East Eye"ın haberine göre bir Körfez ülkesindeki toplantıda İran ve Türkiye'nin bölgedeki etkinliğini kırma kararı alındı. Mossad Başkanı Cohen "İran'ın gücü kırılgan, gerçek tehdit Türkiye'den geliyor" dedi.