Şu anda Türkiye'de hepimiz 24 Haziran seçimleri sonucunda, kimlerin siyaseten tasfiye edileceklerine kilitlenmiş durumdayız... Kurusıkı atarak kitleleri kendilerine inandıracaklarını zannedenlerin, geçmişte siyasetten sandıkta nasıl dışlandıklarını defalarca görmedik mi?

Kurusıkı atanlar
Yarım yüzyılı aşan süredir gazetecilik yapan beni dün ile bugün arasındaki çok büyük fark derinden ilgilendiriyor. İktidara aday siyasetçiler kampanyalarda meydanlara o zamanlarda da çıkarlardı. O zaman da çoğu kurusıkı atar ve hayal projeleri gerçekleştireceklerini söylerlerdi. Bizler de bu projelerin nasıl olsa gerçekleşmeyeceklerini bilirdik.

Dediği dedik...
Ama son 10 yılda bu durum inanılmaz ölçüde değişti. Tayyip Erdoğan "İstanbul Boğazı'nın altından hem raylı sistemle, hem de araçlarımızla geçeceğiz" dediği zaman, bunun gerçekleşeceğini biliyoruz... Hepimiz Hem Kanal İstanbul'un hem de Çanakkale Köprüsü'nün yapılacağını da biliyoruz. Eğer Erdoğan bu coğrafyanın en büyük hava limanının yapılacağını söylüyorsa, bu hava limanı yapılıyor...

Yeni siyaset algısı
Bugün meydanlarda cumhurbaşkanı ya da milletvekili olmak için kitleler önünde kurusıkı atanların toplumdaki yeni siyaset algısını hiç unutmamaları gerekiyor... Turgut Özal "21'inci yüzyıl Türk asrı olacak" dediği zaman hepimiz duygulanmıştık. Bugün ise, bu yüzyılda Türkiye'nin dünyanın en gelişmiş ülkeleri arasındaki yarışı ön sıralarda bitireceğini biliyoruz.

Trump olayı
Tabii bir de yeni dünyadaki siyaset algısının, bize oranla çok çarpık olduğunu unutmamalıyız. Mesela gerçekten bir süper devlet olan ABD'nin siyasi kaderinin, Donald Trump gibi bir kişinin elinde olması, insanı şaşırtmıyor mu? En yakın müttefiki olan Kanada'ya bile ticaret savaşı açan Trump, bu ülkenin Başbakanı Trudeau'ya "Siz de Beyaz Saray'ı yakmadınız mı" demiş... 1812'deki Amerikan-İngiliz savaşını bugüne böyle çarpıtarak aktaran bir kafanın, dünya barışının en büyük tehdidi olacağından kuşku duymaz mısınız?
Kısacası Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kıymetini bilmeliyiz...