Neyin "Fetva" neyin "Nasihat" olduğunu bilemeyenlerin gündemdeki tartışmalarda nasıl yanıldıklarını Habertürk'teki köşesinde yazmıştı Murat Bardakçı... Mesela "Asansörde bir erkekle yalnız kalan bir kadının durumu halvet olmak mıdır" ya da "Uykunuz gelmeden yatağa girerseniz yorgan ve battaniye şehvet uyandırabilir" benzeri söylemler fetva kapsamında mıdır, yoksa bunlar birer tavsiye midir, sorusuna cevap arayanlara Bardakçı "İz'an şart olan bir haslettir ama bilgi ile daha da mükemmelleşir" diyerek, yol göstermişti.
İzan ve akıl gereği
Gerçekten izana da, bilgiye de fazlasıyla ihtiyaç duyduğumuz günlerde yaşamaktayız.
Hemen her konunun rayından çıkartıldığı tartışmalar sosyal medya aracılığı ile de kitlelerin beynine yerleşmekte. "Cinsel taciz" ya da "Zina" gibi konular tartışılırken, ceza hukukuna gönderme yaparak fetva verenlere sık sık rastlamıyor muyuz? Oysa fetva da, ceza hukuku yasaları da binlerce yılın birikimleri sonunda oluşmuş metinlerdir. Aklına esen ne fetvacı olabilir ne de ceza hukukunun müeyyidelerini kendine göre indirip yükseltebilir.
Nasreddin Hoca'nın tavsiyeleri
Oysa asansörlere ya da battaniyelere hiç gerek duymadan, bizim Nasreddin Hoca'mıza başvurarak aklın gereğine uygun tavsiyeler alabiliriz... Mesela Hoca'ya "Cenaze alayı yürürken tabutun sağında mı solunda mı durulmalıdır" diye soranlara Hoca "Tabutun içinde durmayın da neresinde durursanız durun" diye tavsiye vermiştir.
Kanuni ve Ebussuud
Fetvaları arayanlar ise Kanuni döneminin ünlü Şeyhülislamı Ebussuud Efendi'nin külliyatına başvurabilirler. Mesela Kanuni Sultan Süleyman sarayın bahçesindeki armut ağaçlarına musallat olan karıncaları öldürmenin dini açıdan yanlış olmadığını bir fetvaya dayamak için Ebussuud Efendi'den şu beyitle fetva istemiş:
"Dırahta ger ziyan etse karınca/ Zararı var mıdır ânı kırınca"...
Ebussuud Efendi de buna yine bir beyitle cevap vermiş:
"Yarın Hakk'ın divanına varınca/ Süleyman'dan hakkın alır karınca"...
Mustafa Cansız'ın tavsiyeleri
1895-1975 arasında yaşayan Mustafa Cansız'ın akılsızca sorulara verdiği bilgece cevaplar ise, tavsiyeler edebiyatımızın seçkin örneklerini içerir. Mesela bir aklı kıt kişi Cansız Hoca'ya sormuş:
- Hocam, yeryüzünün her tarafına Kuran sayfaları serilse ve büyük abdest ihtiyacın gelse bu ihtiyacı nerede gidereceksin?
Cansız Hoca çok sinirlenerek şu cevabı vermiş:
- İhtiyaç giderecek yer kalmadığına göre, senin ağzına etmekten başka çare yoktur.