Dış kaynaklı komplolarla uğraşırken birilerinin içeriden bizi vurmaya çalışmasını anlamak tabii ki kolay değil... Ama bu durumu izah eden özdeyişler içeridekiler hakkında yeterli değerlendirmeleri bizlere sunmakta...
Örneğin François de La Rochefoucauld "Hile ve ihanet güçsüz insanların işidir" demiş. Bertold Brecht'e göreyse "Bilmeden yapılan hata yanlışlıktır, bilerek yapılan hata ise ihanettir."
Hep aynı haltı yiyor
Eğer bir kişi siyaset yapıyorum gerekçesi ile sürekli aynı haltı yiyor ve bilerek aynı hatayı yapıyorsa, bu serüvenin sonunda seçim zaferi değil hain damgası bulunur. Bereket halkın bilinci ve en üst değer olan yurt sevgisi, her durumda ağır basmakta... Eğer birileri dışarıdan tezgâhlanan komplolara karşı ülkenin bütünlüğünü ve istikrarını korumaya çalışmak yerine içeride fitne kazanları kaynatmayı yeğ tutuyorsa, başında bulunduğu kurumu da kendisi ile birlikte aşağıya çeker.
Siyasetin FETÖ imamı
Evet... Siyasetin FETÖ imamlarını bir kenara bırakarak, siyasetin güncel sorunlarına eğilmemiz daha doğru olur. Ve günümüzde en çok tartışılan konunun Türkiye'nin içinde bulunduğu ittifak ve ABD ile dostluğu olduğunu söyleyebiliriz. Bu konularda Başbakan Binali Yıldırım, İngiltere ziyareti ertesinde uçakta en gerçekçi değerlendirmeleri yaptı. Bunları da kayda geçirmekte sayısız yarar var...
Dostluğun engelleri
"- ABD ile Türkiye geçmişte olduğu gibi müttefik olarak NATO'da ve iki stratejik müttefik olarak devam edecekse bunun önünde üç engel var: Birincisi, bizim isteğimiz DEAŞ'la mücadelede, terör örgütü PKK'nın aynısı olan, iç içe geçmiş bir örgütle ABD'nin çalışmaması, DEAŞ'la mücadeleyi bunlarla bir olup yapmaması."
"- İkincisi; 15 Temmuz darbe girişiminin arkasında olduğuna Türk milletinin emin olduğu bir örgütün başının ABD'de hâlâ çok rahat hareket etmesi. Bu konuda bir adım mutlaka atılmalıdır."
"- Üçüncüsü; sizin ne yapıp edip, Türk halkının ABD hakkındaki olumsuz algısını düzeltecek bir çıkış yapmanız lazım."
Sorunlu davalar
"- Şimdi bunlara bir şey daha ilave oldu. Karşılıklı vizelerin krize girmesi, sonra kısıtlı açılması, karşılıklı tutuklamalar var, davalar var. Yani iki ülke ilişkileri zaten nazik bir dönemden geçiyor. Bu davalarla birlikte hukuk zeminindeki gelişmeler ilişkilerimizin geleceğini tehdit etmesin. Açıkça bizim söylediğimiz bu."