Siyaset ve medya dünyasının trafik polislerine siz de zaman zaman hayretle bakmıyor musunuz? İnsanlara, olaylara ve her şeye "Sen dur-Sen geç" diyebilmek yetkisini kendilerinde bulan bu kendinden yetkililer, nedense hiç aynaya bakmazlar. İnsanlık tarihine binlerce yıldır yön veren filozofların, teologların ve sosyologların bir türlü ulaşamadığı "Nihai doğrular" konusunda öylesine kesin yargıları vardır ki...
Çok uyumludurlar
Kendileri dışında ahlak ve prensip sahibi kimse yoktur... Herkes askeri darbelere teslim olurken, bir tek onlar dağa çıkıp direnmişlerdir. Karizmatik liderlere bir tek onlar hadlerini bildirmişlerdir."Bu kesin doğru" ya da "Bu kesin yanlış" dedikleri zaman, iş bitmektedir. Bazen su katılmamış Kemalist ve laikçi rolüne girerler ve "Şeriat geliyor, Türkiye elden gitti" diye çığlıklar atarlar. Ama aynı anda onların falcılara gittiklerini, kurşun döktürdüklerini görürsünüz. Ya da iktidardaki partinin eğilimine göre "Umre Turizmi"nin baş aktörleri onlar olur.
Doğrular kısa ömürlüdür
Doktrinleşmiş ideolojilerin tartışılmaz kararlılıklar içinde belirledikleri "Nihai doğrular"ın ne kadar kısa tarih süreçlerinde yanlış çıktıklarını görmedik mi? Bunlar dinlerin tartışılmazlarını tartışmaya açarlarken, dünyevi tartışılırların tartışılmasını yasakladılar. Otoriter, totaliter, bürokratik ve oligarşik rejimlerini kalıcı kılmak için, dünyadaki değişimin algılanmasını bile suç ilan ettiler. Dünyevi gerçekleri ideolojik bir metafizik içine alıp, bunları özgür düşüncenin tartışma alanının dışına taşıdılar.
Babaları da aynıydı
Ama toplumların karmaşık yapısı ve kaçınılmaz olan değişim, ne yasak dinler, ne de kendilerini her konuda tartışılmaz otorite olarak gören sanal trafik polislerine meydan verir. Kendilerinin kopyası olan babalarının yasakları yüzünden dünün ne kadar sorunu varsa bugüne birer çözümsüz kriz konusu biçiminde aktarıldı... Uhrevi ile dünyevi olanı birbirine karıştırdığımız ve dünyevi olanı da özgürce tartışamadığımız için, şimdi iki dünya da bizim için problem üreten sorunsallar konumunda. Bunların saçmalıklarıyla vakit geçirerek daha kaç kuşağı ziyan edeceğiz?