Dans pistindeki çiftler orkestraya adımlarını uydurmuş, dans ediyorlarmış. Pistin ortasında ise iki kolu olmayan bir adam sıçrayıp duruyormuş.
Meraklı biri adamın yanına gitmiş ve "Ne yapmak istiyorsun kardeşim" diye sormuş. Adam boynunu büküp cevap vermiş... "Bir şey yapmak istemiyorum. Sadece sırtım kaşınıyor" demiş.
Türk halkı ve Türkiye
Türkiye'nin dirliğini, düzenini, birliğini ve güvenliğini hedef alan iç ve dış çevreler bu fıkradaki iki kolu olmayan ve sırtı kaşındığı için sıçrayıp duran adama benzemiyorlar mı? Hepsini toplasanız, Türk halkının ülkesine ve birliğine her gerektiğinde sahip çıkan o inanılmaz güçle baş edebilirler mi? Bu gücün 15 Temmuz darbe girişiminde canını ortaya atarak darbeci hainleri nasıl hizaya getirdiğini bütün dünya görmedi mi?
Kim cesaret veriyor?
Ama bazıları hâlâ pistin ortasında sıçrayıp duruyorlar. Bir kısmı Pensilvanya'da üslenmiş bir hainin talimatlarına dayalı olarak habaset saçıyor... Diğer bir kısmı ise doğrudan Amerikan istihbarat örgütlerinden ya da Batı Avrupa'nın neo-Nazi eğilimlerinden cesaret alıyor. Darbecilere ve PKK'lılara kucak açan sözde dost ülkelerin tutumları bunlara cesaret veriyor.
Umurlarında değil
Mısır'daki Sisi darbesini sessizlikle ve hatta övgüyle karşılayan Batı'nın özgürlük ve demokrasi meraklısı siyasetçileri de medyası da, Türkiye'deki özgürlüklerin ve demokrasinin halini dert etmiş durumdalar... Türkiye'nin 3 milyon sığınmacıya kucak açması da, PKK terörünün her gün bir kentimizde eylem koyması da umurlarında değil.
Acaba ne yapsak?
Acaba ne yapıp yapsak ve birkaç yüz milyar dolar toparlayıp Trump yönetimine silah siparişi mi versek? Belki o zaman YPG'yi silahlandırmaktan vazgeçerler... Trump da gelir ve sazların eşliğinde misket oynar o zaman... Ya da Sisi nasıl Mısır'ın adalarını birer birer Suudi Arabistan'a veriyorsa, biz de İncirlik'i Almanlara mı versek? Bu akıl dışı duruma uygun bir akıl dışı çözüm bulmamız gerekiyor.