Türk dış politikasının gerek Ortadoğu'da gerekse Avrupa'da ve Amerika'da yaşadığı problemlerin ana nedeninin artık her şeye "Evet" demediğimiz için muhataplarımızın sinirlenmesinden kaynaklandığını biliyoruz. Bu duruma bir örnek Almanya'nın İncirlik'i terk kararı öncesinde yer alan gelişmeler değil midir? Ya da Katar krizinde bizim bu ülkeyi yalnız bırakmamamızın başta Mısır olmak üzere bazı Körfez ülkelerini de nasıl sinirlendirdiğini görmüyor muyuz? Ya da ABD'nin PYD'yi silahlandırmasını kuzu kuzu kabullenmediğimiz için doğan gerginliği fark etmiyor muyuz?
Erdoğan ve Almanya
Bu açıdan bakıldığında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dışarıdaki ziyaretleri, eski ziyaretlerden farklı içerikler taşıyor. Örneğin Erdoğan'ın temmuzda yapacağı Almanya ziyaretinden neler çıkacağı, eskisinden çok farklı merak konusu olacaktır. Ancak bugün bazılarının "Neden herkesle kavgalıyız" diyerek AK Parti iktidarının dış politikasını eleştirirken, Türkiye'nin dış politikada geçmişte de bazı kavgaları yaşadığını ve bu kavgaların siyasi otoriteye bağlı olmadan gerçekleştiğini hatırlamaları gerekir. Bu durumları hatırlatmak için Türk diplomasisinin yakın tarihinden iki örnek verelim...
Nasır ve Tugay
Mısır'da 1952'de Kral Faruk'un devrilmesi ve Albay Nasır'ın liderliğindeki Genç Subaylar'ın yönetime el koyması, Türkiye'nin Kahire Büyükelçisi Fuat Hulusi Tugay'ı çok sinirlendirmişti. Büyükelçi'nin eşi, Gazi Ahmet Muhtar Paşa'nın kızı olan ressam Emine Tugay, Mısır hanedanı ile yakınlık kurmuş bir hanımefendiydi. Büyükelçi Tugay 1954'te Kahire Operası'ndaki bir galada Devlet Başkanı Nasır'la karşılaşınca, bütün öfkeli duygularını açığa vurdu.
İstenmeyen kişi
Nasır'ın uzattığı eli sıkmak yerine parmağını onun yüzüne doğru sallayarak, muhatabına "Centilmence olmayan davranışların sahibisiniz" diyerek, diğer diplomatların önünde onu azarladı. Sonuçta Mısır Hükümeti Fuat Hulusi Tugay'ı "İstenmeyen kişi" ilan etti ve ülkeyi terk etmesi için 24 saat süre tanındı.
Fransa ile kriz
İkinci olayı da 1973 Fransa'sından alarak hatırlatalım. Fransa'daki Ermenilerin 1973'te Marsilya'daki Ermeni Parado Kilisesi'nin bahçesine "Soykırım Anıtı" dikmeleri üzerine, o dönemde Türkiye'nin Paris Büyükelçisi olan Hasan Esat Işık, Ankara'dan böyle bir talimat gelmemesine rağmen, öfkeli bir tepkiyle Fransa'yı terk etmişti. Bu davranış da iki ülke arasındaki ilişkileri bir kriz sürecine sokmuştu.