Adalet mekanizmasına FETÖ'cü sızmanın sonuçları en fazla FETÖ zanlılarını vuruyor. Bu ortamda kimin suçlu, kimin suçsuz olduğunu anlamak da kolay değil. Aralarında yargıç ve savcıların da bulunduğu binlerce kişinin tutuklandığı ve hiç suçu olmayanların da arada yandıkları bir süreç yaşanmakta.
Sokak siyaseti
Keşke ana muhalefet partisi CHP adalet mekanizmasının sağlığına kavuşması ve FETÖ'cü sızmanın sona erdirilmesi için, ciddi çalışmalar yapıp, bu çalışmaların sonuçlarını kamuoyu ile paylaşabilseydi. Ama CHP böyle bir yolu seçmek yerine Ankara'dan yürüyüş başlatarak "Adalet" sloganı ile olayı sokağa taşımayı seçti.
CHP'nin üç genel başkanı var
17-25 Aralık olaylarından başlayan, Gezi kalkışması ile devam eden ve 17 Temmuz darbe girişimi ile zirveye vuran olaylar dizisine ek olarak PKK'nın ve DEAŞ'ın terör eylemlerini de yaşamış bir toplumuz. Adeta bir savaş ortamında yaşadık. Böyle durumlarda sade iktidar partisi değil muhalefet partileri de ülkenin selameti için, aynı zeminde siyaset ederler. Bunu MHP yaptı, ama CHP'nin ne zaman ne yapacağı belli değil. Çünkü CHP'nin yönetiminde sanki üç farklı kişi var.
Kemal Demirtaş
CHP'nin genel başkanlarından biri Kemal Demirtaş... Siyaseti kitleleri sokağa dökerek icra edeceğini zanneden bir kişi bu Kemal Demirtaş. CHP'yi neredeyse HDP görüntüsüne sokacak adımları bu kişi kolayca atıyor.
Kemal Gülen
CHP'nin genel başkanlarından bir diğeri de Kemal Gülen... Genel başkanlığını da FETÖ'nün Baykal'ı hedef alan Kaset Komplosu'na borçlu olduğunu bilinçaltında hep hisseden Kemal Gülen, bu konuda susmayı hep yeğ tutuyor.
Kemal Kılıçdaroğlu
CHP'nin bir genel başkanı da Kemal Kılıçdaroğlu... Bu kişi bazen kendi kişiliğini ön plana çıkartıyor ve mesela "Yenikapı Ruhu"nu paylaşıyor. Ama çok geçmeden diğer genel başkanlar ağır basıyor ve CHP "Çatladı Kapı" ruhuna kaçıveriyor. Kılıçdaroğlu'nu Demirtaş'ın ve Gülen'in karşısında ezik konuma getiren ana neden de, hiçbir seçimde başarılı olamamasıdır.