Gerçekle ilgisi olmayan bir hayal, bazılarımızı yanılgılara sürükler. Bu hayalin etkilediği insanlar, Osmanlı İmparatorluğu'nun sınırları içinde yaşayan insanların bugün o eski güzel günleri özlediklerini düşünürler... Oysa hiçbir bağımsız devletin halkı eskiye dönmeyi ve yeniden bir büyük devletin sömürgesi olmayı istemez. Gerek Ortadoğu'da gerekse Balkanlar'da yaşayan insanlarla konuşanlar, bu gerçeğin farkına varmışlardır.

Farklılık zenginliktir
Ancak bir başka gerçek daha var... Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde yaşayan milliyetlerin bazıları Türkiye Cumhuriyeti topraklarında huzuru ve güveni bulmuşlardır. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti'nin temel felsefesinde farklılıkların zenginlik oluşturduğu düşüncesi vardır. Bu felsefeyi çoğulcu ve özgürlükçü demokrasiyi bir hayat tarzı haline getirerek, daha da güçlendiriyoruz.
Başbakan Binali Yıldırım, önceki gün yaptığı konuşmada bu olguyu şöyle seslendirdi:

Kardeşlik hukuku
"Ülkemizin damarlarında dolaşan hoşgörü ve saygının daha güçlü soluklarla geleceğe taşınması bizim en büyük duamızdır, dileğimizdir. Dün Osmanlı Devleti'nin topraklarında dostça yaşayan bütün unsurlar, bugün de Türkiye Cumhuriyeti'nde aynı huzur içinde yaşamaktadır. Bu iklimi bozmak isteyenler, tarihin her döneminde olduğu gibi yine sukutuhayale uğrayacaktır. Bizler, emanet aldığımız bu mirası, kardeşlik hukukunun gereğini her daim yerine getireceğiz."

Bizden birileri...
Eğer gerçekleri aramaya devam edersek, bugün Türkiye Cumhuriyeti'nin güvenliğini ve istikrarını zaman zaman hedef alan eylemlerin sahiplerinin genellikle "Bizden birileri" olduğunu da görürüz. Mesela son olarak yaşadığımız 15 Temmuz darbe girişimi faciasının eylemcileri ne Sırp'tır, ne de Arap'tır... Bunlar Türkiye'ye sadakat yemini etmiş olan bizim insanlarımızdır. Ve sonuçta bunlar Yunanistan'da ya da Almanya'da, sığınmacı olarak yaşamayı yeğ tutmaktadırlar.
Çok bilinen atasözü ile bu konuyu noktalayalım: "Ben kendimi düşmanlarıma karşı korurum. Sen beni dostlarımdan koru."