ABD'nin yazılı ve görsel medyasını devamlı olarak izliyorsanız, zihninizde "Acaba Başkan Trump'ı hangi yolla ve ne zaman başkanlıktan devirecekler" sorusunun oluşmaması imkânsızdır. Son olarak FBI Direktörü Comey'i görevden alması, Trump karşıtlarının yeni bir saldırısına neden olmuştur.

Kurallara uymayalım mı?
Bu durumu izleyen bizim MİT'in Başkanı Hakan Fidan veya Cumhurbaşkanı'nın sözcüsü İbrahim Kalın, "ABD'de durum çok karışık.
Bu yaz ülkede neler olacağını kestirmek zor" diye demeç verseler doğru olur muydu? Bu hem uluslararası ilişkilerin temel kuralı olan başka devletlerin içişlerine müdahale etmemek ilkesini zorlardı, hem de dost bir ülkenin yaşadığı zorlukların Türk resmi makamları tarafından mutlulukla karşılandığı anlamına gelirdi.

Biz dikkat ederiz
Türkiye olarak biz bu tür kurallara hep dikkat ederiz. ABD'nin şu anda yaşadıklarını kaşımak yerine, dün Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Çin'e ve sonra da ABD'ye gitmek için yola çıkmadan önce söylediği gibi "Şu anda ABD bir geçiş sürecini yaşıyor" deriz ve geçeriz.

Amerikalılar farklıdır
Ne var ki Amerikalılar bizim gibi değil. Bunların bazı yetkilileri her salataya maydanoz olur gibi, dünyanın her ülkesi hakkında olur olmaz açıklamalar yapmayı marifet olarak görürler. Son olarak Senato'daki bir soruşturma oturumunda konuşma yapan ABD Ulusal İstihbarat Direktörü Daniel Coats "Türkiye'de iktidarın ifade özgürlüğüne baskısı arttıkça gerilim, 2017'de güçlenebilir" demiş. Coats, "Bu gerilim çok hızlı gerçekleşebilir" diyerek sözlerini noktalamış.

Haberi yok mu?
Türkiye'deki 15 Temmuz darbe girişiminin ve devlete sızma projesinin arkasındaki isim olan Fetullah Gülen'e kucak açan bir ülkenin istihbarat direktörünün, Türkiye'de şu anda yaşananların ve olağanüstü halin gerekçesinin farkında olmaması mümkün müdür? Kısa süre sonra Başkan Trump'la görüşecek olan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın nasıl bir tehlike atlattığını, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne ait jetlerden ve tanklardan halka ateş açıldığını acaba duymamış mıdır?

Cehaletten mi?
Ülkeyi hedef alan terörist saldırıların faillerine "Guantanamo hukuku"nun uygulandığı Amerika'nın istihbarat yetkilisinin, Türkiye'yi hedef alan teröristlerin üzerine gidilmesini "İfade özgürlüğüne baskı" olarak nitelemesi, bu adamın cahilliğine bağlanabilir mi?