2'nci Dünya Savaşı sonrasında kurulan dünya düzeni kesinlikle bugünün dünyası için fazla anlam taşımıyor.
Amerikan-Sovyet nükleer dehşet dengesi üzerinde oluşan ve iki süper güç dışındaki tüm ülkeleri uydu devletler konumuna sokan soğuk savaş tablosu, artık hükümsüz oldu.
Ama şimdi de ABD ile Rusya ve Çin'in çeşitli alanlarda karşı karşıya geldikleri, sıcak savaş dışı her çeşit mücadeleyi ve kural dışılığı içeren bir yeni soğuk savaş var.
Burada darbeleri kışkırtmak, iç savaşları körüklemek, siyasi cinayetleri planlamak ve terörizmi desteklemek benzeri davranışlar, her an görülen durumlar.

Diplomasi tiyatrosu
2'nci Dünya Savaşı ertesinde kurulan ve yeni dünya düzeninde barışı sağlaması amaçlanan Birleşmiş Milletler de, hiç etkisi olmayan bir diplomasi tiyatrosuna dönüştü.
Güvenlik Konseyi'nin beş üyesinin sahip oldukları "Veto hakkı", yeni soğuk savaşın tarafları tarafından kullanılan ayrıcalıklar anlamını taşıyor.

Ortadoğu en sorunlu bölge
Bu tabloda geçiş döneminin istikrarsızlıklarını ve kararsızlıklarını en şiddetli biçimde yaşayan bölge bizim de içinde olduğumuz Ortadoğu'dur. Bu bölge 2'nci Dünya Savaşı sonrasındaki yeni dünya düzeninde tam olarak yerini alamamışken, şimdi de hem 1'inci Dünya Savaşı sonrasının hem de son dönemin problemlerini yaşamaya başlamıştır. Bu durumun Türkiye'ye yansıması ise terörizm şeklinde olmuştur.

Terörizme destek verenler
Türkiye bağımsızlığını ve bütünlüğünü korumak için gereken her şeyi yapmaya ve her çeşit fedakârlığa katlanmaya hazırdır.
Ancak bu konuda dost ve müttefik olarak bildiğimiz ülkelerin zaman zaman terörizmden yana ağırlık koymaları, işimizi zorlaştırmaktadır.
Daha da ötesi Türkiye, yeni bir düzene geçiş döneminde Rusya safında bir ülke görüntüsü veriyor.
Bu geçiş döneminin sonsuza kadar sürmeyeceği kesindir. Ancak bu dönemin her doğan gününün yeni problemlerle geleceğini bilmeliyiz. 15 Temmuz'da bu gerçeği iyice görmedik mi? Kısacası birbirimizle kavga etmek yerine uzlaşmaları aramamız kesinlikle daha doğru olacaktır.