Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dün "Hâkim ve Cumhuriyet Savcısı Adayları Kura Töreni"nde yaptığı konuşmanın bazı bölümleri, altı çizilerek değerlendirilmesi gereken önemdedir... Özellikle "Bir terörist başını iade ettiler, ötekini aldılar. Oyun çok sinsi. Vermeme süreci uzarsa seslendireceğimiz çok hassas konular da olacaktır" şeklindeki sözleri, pek çok soruya cevap niteliğindedir. Cumhurbaşkanının yaptığı konuşmanın Türk-ABD ilişkilerinin geleceğine yön verecek nitelikteki bölümlerini hatırlayalım...
Savcılara rüşvet
- Dünyadan bize akıl verenler var. Bu kadar ismi nereden biliyorsunuz, nasıl bunları bir anda içeri alıyorsunuz? Biz devletiz ya burası muhtarlık değil. Sen kalkacaksın ta Amerika'dan, senin savcıların FETÖ terör örgütü vasıtasıyla Türkiye'ye getirilip, burada yedirilecek, içirilecek, giydirilecek... Ondan sonra Amerika'ya tekrar dönecek, ondan sonra da bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşını içeri girerken pat tutuklayıp alacaksın, 6 aydır orada hapiste tutacaksın, yargılamayacaksın.
Gün ola harman ola
- 85 koli dosya gitti. Hâlâ dosyalar gönderiliyor. Bizden teröristleri istedikleri zaman kendilerine veriyoruz ama onlar bakın böyle bir teröristi bize vermiyor. Niye vermiyorsun? Neymiş yargı varmış, mahkeme kararı olmadan veremezlermiş. Olabilir, peki. Gün ola harman ola. Aynı şey burada da olabilir. Bir şeyler istediğiniz zaman bu defa da biz, (hâkimlere hitaben) sizlere havale edeceğiz. Siz karar vermedikçe biz de vermeyeceğiz.
Su kaçağı var
- Bundan sonra böyle... Hem stratejik müttefik olacağız hem de farklı şeyler konuşulacak, olmaz böyle bir şey. Eğer Türkiye birisini terörist ilan etmişse vereceksin. Vermiyorsan burada bir su kaçağı var demektir. Amerika bizimle karşılıklı suçluların iadesi olan bir ülkedir. Öyleyse gereğini yapması lazım, ama yapmamıştır.
Verdiler ve aldılar
- FETÖ meselesi sadece bir şarlatanın hezeyanlarının peşinden gidenler konusunun ötesinde bir konudur. Bir terörist başını iade ettiler, ötekini aldılar. Oyun çok sinsi. Vermeme süreci uzarsa seslendireceğimiz çok hassas konular da olacaktır. Şu anda ABD Suriye'nin kuzeyinde PYD ve YPG'ye silah veriyor. Bunları bizzat Sayın Başkan'ın kendisine söylediğim için burada da söylüyorum. Silah vermeyin dedikten 3 saat sonra silah indirildi. Kobani'ye indirilen silahların yarısı PYD'ye, yarısı DEAŞ'a gitti.
- Koalisyon güçleri 63 ülkeden oluşuyor. Ben diyorum ki 63 ülke 10 bin DEAŞ'lıyı halledemiyoruz, terör örgütlerinden yardım istiyoruz. Teröristin iyisi kötüsü olur mu? Onlar da terörist. Biz güneyimizde bir terör koridoru oluşturulmasına müsaade etmeyeceğiz.