Yıllar önce aynı sofranın çevresinde Süleyman Demirel ve eşi Nazmiye Demirel'le birlikte bir aile yemeği yiyorduk... Konu doğal olarak siyasetti ve Demirel, o dönemdeki sert muhalefetinden ötürü CHP'yi eleştiriyordu. Bir ara sözünü kestim ve "Sayın Demirel, şimdi CHP'ye karşı ağır eleştiriler seslendiriyorsunuz ama sizin de, Nazmiye Hanım'ın da aile büyükleriniz, geçmiş dönemde CHP'li değil miydiler" dedim.
Başka parti mi vardı?
Bu sözlerime ilk tepki rahmetli Nazmiye Demirel'den geldi... "Mehmet Bey, ne diyorsunuz siz? O sözünü ettiğiniz dönemde CHP'den başka parti mi vardı Türkiye'de" dedi. Eşinin bu sözlerini kahkaha atarak onaylayan Demirel de, Tek Parti dönemine ilişkin anılarını anlattı.
Geçen gün bir televizyon kanalında Deniz Baykal'ı konuk eden sunucunun ona "AK Parti'ye geçecek misiniz" diye sorduğunu duyunca, Demirellerle birlikte olduğumuz o sofrayı hatırladım. "İktidara muhalefet etmek Türkiye'nin ulusal çıkarlarını göz ardı etmeyi gerektirmez" çizgisinde açıklamalar yaptığı için Baykal'a bu tür bir soru yöneltmeyi kendisinde hak gören sunucu hakkında "Olsa olsa tek parti modeli ile çok partililik arasındaki farkı pek bilmemektedir" diye düşündüm. Ya da aynı sunucu mesela CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'na "HDP'ye geçmeyi düşünüyor musunuz" diye sorsa daha uygun olmaz mıydı?
Gecikmeli uyumlar
Aslında Türk demokratik sistemindeki büyük değişime herkesin uyum gösterdiğini düşünmek bir yanılgı olabilir. "TBMM'nin seçtiği Cumhurbaşkanı" ile "Halkın seçtiği Cumhurbaşkanı" arasındaki farkı kavramayanların Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın söylemlerine karşı gösterdikleri tepkilerde de, bu uyumsuzluğu görmüyor muyuz? Oysa özgür bir ülkede her vatandaş gibi Cumhurbaşkanı da herhangi bir mahkeme kararına karşı görüşünü ifade edebilir.
Alışmanın zamanıdır
Evet... Herkesin aynı partiden olduğu ya da Anayasa Mahkemesi'nin musluk kapatır gibi partileri kapattığı veya Cumhurbaşkanının vesayet kurumlarının "Hık" deyicisi olduğu günler geride kaldı. O günler hâlâ yaşansaydı HDP milletvekillerinin yaka paça polis araçlarına tıkılmaları çok doğal karşılanmaz mıydı? Kısacası "Yeni Türkiye"ye de "Halkın seçtiği Cumhurbaşkanı"na da alışmanın ve uyum göstermenin zamanı gelmiştir. Şimdi ise sıra, yeni bir Anayasa ile Cumhurbaşkanının da denetlenebilmesini mümkün kılacak mekanizmaları oluşturmaya gelmiştir.