Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından Türkiye nüfusunun 31 Aralık 2015 tarihi itibarıyla 78 milyon 741 bin 53 kişi olduğu açıklandı.
Buna göre nüfus 2015'te, bir önceki yıla göre 1 milyon 45 bin 149 kişi artmış. Erkek nüfusun oranı yüzde 50.2 (39 milyon 511 bin 191 kişi), kadın nüfusun oranı ise yüzde 49.8 (39 milyon 229 bin 862 kişi) olarak belirlenmiş.
Kentlilik olgusu
Nüfus artış hızımız binde 13.4'müş. İl ve ilçe merkezlerinde yaşayanların oranı ise yüzde 92.1'miş... Belde ve köylerde yaşayanların oranı da yüzde 7.9'muş. Bu sayılara bakınca artık "Köylülük bitti" veya "Biz kentli bir toplumuz" diyebilir miyiz acaba? Bu tür değerlendirmeleri yaparken, dünyadaki genellemelerin bütün toplumlar için aynı anlama gelmediğini de düşünmemiz gerekiyor.
Hiç benzemiyorlar
Mesela Fransa'nın köylüleri ve çiftçileri, ne eski Rusya'nın mujiklerine ve kulaklarına, ne de bizim Güneydoğu'nun toprak ağaları ile marabalarına benzer. Bu açıdan bakıldığında gelişmiş, kuşaklar boyudur refaha ulaşmış, kentlere göç etmeyi düşünmeyen ve sanayi devrimi içinde yerlerini bulmuş bir toplum kesimidir Fransız köylüleri.
Kente göç
Farkı anlamak için bizim Ankara, İstanbul, Adana gibi kentlerimizin kırsal kesimden aldıkları göçe bakın. İstanbul 1950'de 850 bin nüfusluydu, 1970'te 2 milyon 800 bindi, şu anda 14 milyon 657 binmiş... Oysa Paris'in nüfusu hep aynı. Bizim kırsal kesimde nüfus artış hızı bazen yüzde 3'leri geçer, Fransa'da bu rakam neredeyse sıfır.
Jakobenlik ve Kemalizm
Fransa'da "Jakobenlik"in kaynağı, kentlerdeki orta sınıf, esnaf, küçük işletmelerin sahipleridir. Bunlara teknolojiye ayak uyduramayan işçi sendikaları, yabancı düşmanlığını ideoloji haline getiren siyasi partiler eklenir... Aslında bizde de durum böyle değil mi? "Kemalizm"in kaynağı köylüler değil kentlilerdir. Her çeşit ideolojiyi kentliler üretirler ve onlar birbirleriyle iktidar kavgası yaparlar.
Burjuvazi var mı?
Fransa'nın bizden farkı Jakobenizmin 1789'da Fransız İhtilali sırasında üremiş olmasıdır... Çünkü Fransız İhtilali bir "Burjuva Devrimi"dir. Aristokrasiye ve ruhban sınıfına karşı yapılmış bir devrimdir bu... Bizde ise bırakın "Burjuva Devrimi" yapmayı, henüz burjuvaziyi yaratma aşamasındayız. Bizim Jakobenizmimiz, burjuvazinin değil, Kemalist bürokratik oligarşinin malıdır...
Nüfusumuzdaki sayısal değişimleri izlerken, bu tür niteliksel olguları da gözden geçirmekte yarar vardır.