Avrupa Birliği'nin Türkiye'nin üyeliğine karşı ikircikli tutumu, o dönemde Başbakan olan bugünün Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı öfkelendirmiş ve tepkisini "Kopenhag Kriterleri olmazsa Ankara Kriterleri olur" diyerek seslendirmişti.
Aradan geçen yıllarda hepimiz "Ankara Kriterleri"nin nelerden oluştuğunu yine görmedik mi? Aslında bu Ankara Kriterleri'nin Batı kentlerinin merkezlerinde konuşlanmış "Beyaz Türkler" tarafından da benimsendiğini ve korunduğunu da biliyoruz.
Teşekkür yoktur
Ankara Kriterleri'nde ne devlete ne de millete hizmet, insanlara teşekkür getiriyor... Siz iç ve dış sorunları canınızı dişinize takarak çözümlemeye çalışsanız da... Ülkenin kriz konularını oluşturan problemlerine çözüm için sağlığınızı da tehlikeye atarak gece gündüz koşuşup dursanız da... İçe dönük durağan Türkiye'yi dünyaya açıp, uluslararası rekabet ortamında yarışabilir hale getirseniz de... "Derin Ankara"ya da onun uzantısı olan "Beyaz Türkler"e de yaranamazsınız.
Özal değil Sezer
Onlar Turgut Özal'ı beğenmezler, Ahmet Necdet Sezer'i beğenirler. Çetin Altan'ın söylemi ile onların gözünde "Kendilerinden daha fazla kazanan hırsız, kendilerinden daha az kazanan da ayak takımıdır." Seçmen de kızları gibidir. Kızı da başıboş bırakırsan ya davulcuya ya zurnacıya varmaz mı?
Şimdi yeniden AB ile yakınlaşmaya başladığımıza ve yeni fasıllar açılacağına göre, dilerim ileride yeniden "Ankara Kriterleri"ni "Kopenhag Kriterleri"nin alternatifi olarak görmek gibi bir duruma düşmeyiz... Bunun için de "Türkiye'nin büyüklüğü" konusunda gerçekçi değerlendirmeler yapmamız gerekiyor.
Büyük bir ülke
Gerçi Türkiye Çin, Hindistan, Rusya, Brezilya veya ABD kadar hem coğrafi açıdan hem de nüfus bakımından "Büyük" bir ülke değil. Ama yine de büyük bir ülke. Bu büyüklüğün doğal, ekonomik ve siyasi sonuçları da ortada.
Kızılırmak'ın batısı ile Fırat'ın doğusu her açıdan birbirlerinden çok farklı göstergelere sahip... Cumhuriyet'i kuran CHP'nin son seçimde de Güneydoğu'dan hiç milletvekili çıkartamaması bile, Türkiye'nin sosyo-politik yapısındaki çok boyutluluğun kanıtı değil mi? Bir siyasi söylem Batı'da farklı, Doğu'da farklı algılanıyor. Yani siyasi partiler için de "Merkeziyetçilik" artık mümkün değil. Kar Doğu'da yolları kapatırken, Batı'da ve Güney sahillerinde denize girilebiliyor.
Temel gerçekler
Bu büyük ülkede bazı temel gerçekleri görmezden gelmeniz "Bilişim çağı"nda ve "Global köy" haline dönüşen dünyada, artık mümkün değildir. Yani tarihten ve coğrafyadan kaynaklanan inançlar, gelenekler, kimlik farklılıkları ve bunların sosyo-politik yaşama yansımaları, yasaklanarak yok edilemez. Dolar-euro paritesini, altın fiyatlarını Türkiye belirleyemez. Deprem eğer olacaksa bu durdurulamaz.
Yeni Türkiye
"Yeni Türkiye"nin olması gereken siyaset tarzını özetleyen bu liste uzayıp gider. Gerçekçi siyasette, bu listede yer alan ve sizin iradeniz dışında gelişen olaylar karşısında, akılcı, faydacı ve çözüm üretici politikalar izlenir... Bunları reddedip güneşin doğmasını veya yanardağların ateşinin tütmesini engellemeyi seçtiğiniz zaman da, başınız beladan kurtulmaz.