Bu bayram günü siyasi kavgalardan müzik âlemine kaçmak için YouTube'da dolaşırken, karşıma Şekerci Cemil Bey'in Uşşak makamındaki "Nâ- ümîd -i aşka doktor var mı tıbbın çâresi" isimli şarkısı çıktı... Murat Salim Tokaç'ın tamburu, Emre Erdal'ın kemençesi, Halil Uğur Kutlu'nun kudümü eşliğindeki Ahmet Şahin, Murat Irkalata ve Mehmet Kemiksiz'den oluşan "Gönül Makamı" topluluğunun nefis icralarını dinlerken, şarkının sözleri beni yine siyasete döndürdü.
Ümitsiz aşka bu şarkıda tıptan çare aranabildiğine göre, iktidar olmaya dönük ümitsiz aşklara da acaba tıp çare bulamaz mıydı ki? Fiziki belirtilerle ortaya çıkan ve çeşitli ruhsal durumları tahlil eden "Sendrom"lar yardımıyla, siyasete de yaklaşamaz mıyız?
Çeşitli sendromlar
Sendrom bir kişide belirli bir hastalığı işaret eden belirtilerin görülmesi halinde, bu hastalığın var olabileceği ihtimaline ağırlık kazandıran tıbbi bir yaklaşımdır. Bu belirtilerin varlığı söz konusu hastalığın da mutlaka var olduğunu kanıtlamaz. Daha derin tetkikler ve ayrıntılı belirtilerle kesin teşhis oluşturulabilir. Bazen bunları ilk kez gözlemleyen doktorların, bazen belirli durumları kişiliklerinde sergileyen roman veya efsane kahramanlarının isimleri verilir sendromlara...
Uyuyan Güzel Sendromu
Mesela Türkiye'de siyasetin, "Kürt Sorunu", "Kıbrıs Sorunu", "AB'ye Üyelik Sorunu" gibi konulara yaklaşımı "Kleine Levine Sendromu" ile anlatılamaz mı? "Uyuyan Güzel Sendromu" da denilen bu sendrom Willi Kleine ve Max Levin tarafından 1925-36 arasında tıp literatürüne sokulmuş. Bu sendromun belirtisi, kişinin en olmayacak anlarda bir anda günlerce ve hatta aylarca süren derin bir uykuya dalmasıdır. Hasta uyanık zamanlarında ise bazen kararlı ve bilinçli biçimde, bazen de çocukça ve sorumsuzca davranmaktadır.
Oblomov Sendromu
Veya CHP için "Oblomov Sendromu"ndan söz edilmesi yanlış mı olur? Oblomov, Rus yazar İvan Gonçarov'un (1812-91) roman kahramanıdır. Bir toprak ağasının oğlu olan Oblomov, hem bedensel hem de zihinsel tembelliği yüzünden kendisine kalan mirasın da ve hatta âşık olduğu kadının da elinden gitmesini sadece seyreden ve gerekli atılımları yapamayan bir kişiliktir.
Yorgunluk Sendromu
1987'de tıp sözlüklerine giren "Kronik Yorgunluk Sendromu" da bu coğrafyanın siyasi ve bürokratik kadrolarının sosyopolitik ruh hallerini anlatmak için kullanılabilir. Genç olduğu varsayılan Cumhuriyet'in bürokratik kadrolarının Osmanlı'dan kalma alışkanlıklar ve davranışlarla, hem kendilerini hem de toplumu yormaları olayı, bu sendromun kapsamına girebilir. Cumhuriyet oligarşisinin üyeleri hem "Osmanlı'da oyun bitmez" ümidini, hem "Osmanlı da biter" fobisini aynı anda yaşayarak sürekli yorulmaktadırlar.
Stockholm Sendromu
Bankada soyguncular tarafından rehine olarak tutulanların, soyguncularla gönül bağı kurmalarından gidilerek "Zulme uğrayanların zalimlere bağlanması" şeklinde özetlenebilecek olan "Stockholm Sendromu"nu da, HDP ile PKK arasındaki ilişkileri tahlil etmek için kullanamaz mıyız?
Ne dersiniz? Ümitsiz aşka var mıdır tıbbın çaresi?