Mümkün olsaydı ve başta Selahattin Demirtaş olmak üzere HDP'nin ileri gelenleri ve ileri gidenleri Abdullah Öcalan'la karşılıklı oturup, hatalarının ne tür sonuçlara dayanacağını ondan dinleselerdi... HDP'nin ve PKK'nın Öcalan'ın yörüngesinden çıkıp Gülen Örgütü'nün çizgisine girmesi, Kürt Siyasal Hareketi'nin en trajik tarihi yanılgısıdır.
İçinde bulunduğumuz dönemde Kürt siyasal hareketinin karşı kaşıya bulunduğu çok önemli bir problem, yaşanılan gergin ortamın sonucu olarak bu hareketin aktif yönetici kadrosunun Abdullah Öcalan'ın sahip olduğu tarih bilincinden mahrum kılınmış olmalardır. Daha da kötü olan durum ise, Kürt siyasal hareketinin bugünkü yönetim kadroları Gülen örgütünün seslendirdiği "90'lara geri dönüyoruz" benzeri tarihi yanılgılara kendilerini kaptırmış gibi görünmeleridir.
Sosyal alzheimer mı?
Bireylerin belleklerini yitirmelerine "Alzheimer" de deniliyor. Genel olarak "Bunama" diye bilinen "Demans" olgusundan "Alzheimer Hastalığı"nın temel farkı belirgin şekilde "Yeni bilgileri öğrenme güçlüğü"nün varlığıdır. Bu hastalık toplumun belirli kesimlerini ya da siyasal eğilimleri etkilediğinde "Sosyal Alzheimer"den söz edilebiliyor.
"Çözüm Süreci" boyunca özellikle Devlet'in PKK eylemlerine ve HDP'nin çözümsüzlüğe dönük söylemlerine karşı gösterdiği hoşgörüyü, Paris Barış Konferansı ile 2'nci Dünya Savaşı'nın başlangıcı arasında, yani 1920-39 arasında İngiltere'nin Hitler Almanya'sına karşı izlediği hoşgörü ve tavizlerle dolu "Appeasement" dönemine benzetebiliriz.
Bir dönem bitti
Gerekli önlemleri almak yerine "Savaş olmasın da ne olursa olsun" anlayışı nasıl 2'nci Dünya Savaşı ile sonuçlandıysa, bizdeki Açılım Süreci boyunca PKK'ya ve HDP'ye karşı izlenen "Appeasement" yaklaşımı da, içinde bulunduğumuz şiddet ve gerginliklerle dolu döneme dayandı.
Ortadoğu'da yaşanan geçiş dönemini "Nasıl olsa Amerika bizi tutar" yanılgısı ile Türkiye'nin bütünlüğüne ve güvenliğine dönük eylemlere fırsat kılan anlayışın iflas ettiğini, bunlar acaba hâlâ göremiyorlar mı? Acaba Amerika'nın ne zaman kimleri tutup, ne zaman bu tuttuklarını tasfiye ettiğini, bunlar hiç değerlendirmedi mi?
Sonuçlar ortada
7 Haziran seçim kampanyasını Erdoğan karşıtı söylemlere endeksleyen HDP'liler, bu tutumlarının sonunda "Açılım Süreci"nin buzdolabına konulmasına ve MHP çizgisinin Türk siyasetinde ağırlık kazanmasına dayanacağını göremediler mi?
Devlet kendini savunmaya karar verince ve hoşgörüye ve hatta görme özürlülüğüne dayalı "Appeasement" dönemi sona erince neler olabileceğini hepimiz görüyoruz... 2015'in koşullarının da, Ortadoğu jeopolitiğinin de 1990'lardakine hiç benzemediğini, acaba onlar ne zaman görecek? Bunu Öcalan görebildiği için sürekli "Aman silahlarınızı bırakın" çağrıları yapıyordu onlara...