Anlaşılan birilerinin takıntıları üzerinden siyasetteki gelişmeleri anlamaya çalışmak zorundayız. Örneğin muhalefet partilerinin Beştepe'deki "Cumhurbaşkanlığı Sarayı"na takıntılı oldukları ortada... Bir başka takıntı da Anayasa Mahkemesi'nin "Gerekçe"ye ilişkin tutumunda yok mu? Benzer bir takıntının da PKK'da ve dolayısıyla HDP'de "Barajlar" üzerinde bulunduğunu öğrenmedik mi?
Bu takıntıların son yansımalarına gelince...
Beştepe takıntısı
Haberlere göre CHP'den Cumhurbaşkanlığı Sarayı'na giden ilk isim CHP'li Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan olacakmış... Recep Gürkan'ın Kırkpınar Yağlı Güreşleri dolayısıyla yapacağı ziyaret öncesinde Genel Merkez'e bilgi vermiş ve CHP Lideri Kılıçdaroğlu'nun da olurunu almış.
Aslında CHP'lilerin ve Kılıçdaroğlu'nun "Beştepe Takıntıları"na karşı Cumhurbaşkanı Erdoğan bu partiden gelecek olanları "Dolmabahçe Sarayı"nda kabul etse, belki bu sorun ortadan kalkardı. Böylece Atatürk'ün "Yazlık Saray" olarak kullandığı ve orada vefat ettiği bu mekan da fiilen "Külliye" kapsamına girmiş olurdu. Erdoğan CHP'lileri Dolmabahçe Sarayı'nda, AK Partilileri de Beştepe'de kabul etmeye başlardı.
Hep aynı kafa
Kılıçdaroğlu da "Bu saray kaçak" benzeri akla ziyan söylemlerle vaktini geçirmez ve en azından Atatürk'ün de Cumhurbaşkanı olarak Çankaya dışındaki mekanlarda çalışmayı denediğini hatırlardı...
Bu tür takıntıların dönemlere göre değişiklikler gösterdiklerini biliyoruz... Turgut Özal Cumhurbaşkanı olduğunda da o dönemin kifayetsiz muhterislerinde "Çankaya takıntısı"nın sendromlarını görmemiş miydik?
Gerekçe takıntısı
Anayasa Mahkemesi'nin "Gerekçe" konulu takıntısına gelince... Anayasa Mahkemesi'nin dershanelerin kapatılmasıyla ilgili yasayı iptal etmesi ertesinde konuşan Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı "Şu ana kadar MEB'e ulaşmış herhangi bir karar yoktur. Gerekçeyi görmeden yapılacak yorumlar spekülasyon olur" demiş...
Biliyoruz ki Anayasa'nın 153'üncü maddesine göre iptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamaz. Ve biliyoruz ki bu gerekçe takıntısı yargı sistemimizin genel problemi... "Cemaat Örgütü"nün yargıyı kullanarak hapse attırdığı generaller de, mahkumiyetleri gerekçesiz açıklandığı için, temyize gidememişlerdi.
Baraj takıntısı
PKK'nın veya KCK'nın ya da HDP'nin "Baraj takıntısı"nı anlamak ise çok zor... Oysa HDP seçim barajını geçince "TBMM'de herkes temsil edilecek" diye ne kadar sevinmiştik. Ama şimdi bu kesim gerçek barajlara taktılar kafalarını. Baksanıza... Demirtaş da "Askeri baraj yapımı" söylemini benimsemiş. Acaba bu barajlarda üretilen enerjiyi de "Askeri elektrik" ve "Sivil elektrik" olarak farklı mı değerlendiriyor bunlar?