Farklı siyasi partilerden insanlar birbiri hakkında incitici sözler söyleyince bu "Çarpıcı Haber" oluyor... Olay genellikle "Kriz" şeklinde niteleniyor. Oysa olaya "Parti" değil de "Siyaset mesleği" açısından bakılırsa, bu mesleğin farklı partilerden olan mensuplarının da birbirini incitmemesi gerekmez mi? Neticede "Demokratik Siyaset" farklı olanların da birlikte yaşayabilmesini amaçlayan meslek değil midir? Ve bir gün gelip çattığında birbirine taban tabana zıt partiler de, koalisyon hükümeti kurmaz mı?
1975'te "1'inci Milliyetçi Cephe" koalisyonu kurulurken, bunun en somut örneğine tanık olmuştuk... O güne kadar Süleyman Demirel hakkında en ağır sözleri söyleyen Milli Selamet Partililer de, onun Başbakanı olduğu koalisyon hükümetinde MHP ile birlikte yer almıştı.
Demokrasinin gereği
O günlerde Demirel'e "Sizi düne kadar yerden yere vuran, hakkınızda en ağır ifadeleri kullananlarla nasıl birlikte olacaksınız" diye sorduğumda, şu cevabı almıştım:
- İki asker veya iki doktor ya da iki gazeteci birbirine hakaret ederse, bir daha görüşmezler. Ama bir gün birbirine hakaret eden siyasetçiler ertesi gün kol kola giremezse, demokrasi yürümez...
Demirel'in seslendirdiği bu gerçeği bir Fransız özdeyişi "Cumhuriyetin hafızasının güçlü, demokrasinin hafızasının da zayıf olması gerekir" şeklinde formüle eder. Birbirine en karşıt siyasi kampları simgeleyen Ecevit ile Bahçeli de 1999-2002 arasında, aynı koalisyonda yer almadı mı?
Siyasetin gözlemcileri
Aktif siyasetin gözlemcisi olmaktan öteye gitmeyen konumdaki gazete ve televizyon yorumcularının bu gerçeği bilmesi gerekiyor. Kendilerini siyasetin içinde sanıp kavgalarda taraf olmayı denerken, kavga edenlerin bir gün kol kola girdiğini görmeleri kaçınılmazdır. Ve bu yanılgılarının sonucu olarak da farklı düşünen meslektaşları ile kendilerini nefret dolu ilişkilere mahkûm etmezler mi?
Mao Çe Tung'un " Siyaset kan dökülmeyen savaştır, savaş ise kan dökülen siyasettir" dediğini hatırlayıp, siyasetçi olmayanların bu savaşın dışında kalmaya çalışması daha akılcı bir tutum değil midir?
Aynı bedende aşk
Aynı bedenin uzuvları bile bazen birbirinden nefret eder, bazen de birbirine âşık olmaz mı? Ezop'un şu öyküsünü bilmez misiniz?
Bahar gelince solucan toprağı delip başını çıkarmış. Gökleri aydınlatan sıcak güneşe, önünde uzanan yeşil kırlara bakmış. Bir ara başını arkaya çevirince, hemen geride bir başka solucanın da salındığını ve bahar havasını soluduğunu görmüş, "Hava ne güzel değil mi, sizinle arkadaş olabilir miyim" diye öbür solucana kur yapmış. Ama öbür solucan hiç cevap vermemiş. Bizim solucan "Çok güzelsiniz, sizinle bir ömrü beraber geçirmek isterdim" diye üsteleyince öbür solucan "Aptal mahluk, ben senin kuyruğunum" diye terslemiş onu.