Şükredelim ki doların değer artışı ile enflasyon hızı arasında doğrudan bağlantı yok... Neticede doların değerlenmesi dolarla ithal edilen malların fiyatlarına yansır. Ama günlük temel ihtiyaçlarınızı TL ile karşıladığınız ve et ile ekmek dolar ödenerek ithal edilmediği için, eğer dolarla borçlanmanız yoksa fazla etkilenmezsiniz... Yüksek enflasyonun yaşandığı dönemlerde döviz kurlarının da, tüm fiyatların da nerelere tırmanabileceğini görmüş ve yaşamış bir toplumuz.
İçeride yüksek enflasyon olmasa da dolardaki değerlenmenin bazı alanlarda olumsuz yansımalar göstermesi kaçınılmazdır. İthal enerji kaynakları pahalılaşır... Euro, ruble gibi para birimleri de dolar karşısında değer kaybettikleri için, bu ülkelerden gelecek turist sayısında azalma olabilir.
Temel tercihler
Bu "Ekonomi" denilen olgu aslında karmaşık içeriklidir... Ekonomi profesörlerinin maaşla geçindikleri ama üniversite eğitimi almamış girişimcilerin milyarder oldukları bir dünya, ekonominin karmaşıklığının da kanıtı değil midir?
Galiba temel tercihler girişimcinin kaderini de belirler... Örneğin arsalara mı yoksa fabrikalara mı para yatırmak, daha akılcıdır?
"Emlak Konut"un geçen yıl Özelleştirme İdaresi'nden 1 milyar 5 milyon 522 bin liraya satın aldığı İstanbul İstinye'deki arsanın, önceki günkü ihalede 3 milyar 672 milyon liralık değere ulaşması, işte bu temel tercihler konusuna bir örnek değil midir? Emlak Konut, geçen yıl ihalesi yapılan İstanbul Zeytinburnu arsasından da 1 milyar 568 milyon 800 bin lira gelir sağlamıştı...
Arsa mı fabrika mı?
2007 yılında Koç Holding'in "General Electric Ampul Fabrikası"ndan sonraki en eski endüstri kuruluşu "Demirdöküm" Alman Vaillant şirketine 238 milyon dolara satılırken, İstanbul Zincirlikuyu'daki Karayolları arsası ise, Zorlu Holding'e 800 milyon dolara satılmıştı... O dönemde Koç ailesinin 3'üncü kuşak mensuplarından biri bu durumu şöyle yorumlamıştı:
- Dedemiz Vehbi Koç Demirdöküm'ün kurulduğu 1954'te sade bu arsayı değil tüm Zincirlikuyu'yu yok pahasına satın alabilirdi. Ama o sanayici olmayı yeğ tuttu.
Zenginin malı meselesi
Aslında aynı durum tüm girişimciler için söz konusu değil midir?. Nejat Eczacıbaşı da bugün Kanyon'un bulunduğu arsayı, 1950 yılında ilaç fabrikası kurmak için metrekaresi 260 kuruştan almamış mıydı? Eczacıbaşı o tarihte elindeki parayla, tüm Levent'i satın alabilirdi. Ama o da fabrika kurdu.
Bu durumdan alınacak dersin ne olduğuna karar vermek kolay değil. Ama galiba her sanayi yatırımı yapan, bir miktar da arazi alırsa, çocukları ve torunları daha rahat eder.
Fabrikası da arsası da parası olmayan sabit gelirlilerin ekonomi üzerindeki uzmanlıkları ise işte böyle durumları irdelemeleri ve kendilerinin sahip olamadıkları servetlerin nasıl artırılacağı üzerinde öğütler vermeleri çizgisinde sürer gider.