Dünya böyle işte... İkisi de kendi ülkelerinde iktidar oldular ama Yunanistan'ın yeni Başbakanı neyle uğraşıyor, Suudi Arabistan'ın yeni Kralı neyle uğraşıyor?
Haberlerde okumuşsunuzdur. Yeni Kral Selman Twitter hesabından bir mesaj yayınlamış...
"- Değerli halkım, ne yaparsam yapayım sizin hakkınızı ödeyemem. Daha fazlasını hak ediyorsunuz. Dine ve vatana hizmet için Allah'tan bana ve sizlere yardım etmesini dilerim. Dualarınızda beni unutmayın" demiş mesajında...
Culus bahşişi
Sonra da "Daha fazlasını hak eden halkı"nın devlet memurları, emekliler ve öğrencilerden oluşan kesimine iki maaş ikramiye ödenmesini emretmiş... Yeni Kral'ın cülus bahşişi bununla kalmamış. 500 bin Suudi Arabistan Riyali'ni (yaklaşık 133 bin dolar) aşmayan para cezalarının affedilmesi, edebiyat kulüplerine ve süper lig takımlarına 10'ar, birinci lig takımlarına 5'er milyon ve ülkede kayıtlı diğer takımların her birine ise 2 milyon riyal ikramiye ödenmesi talimatını vermiş... Özetle, tahta çıkışını 30 milyar dolar dağıtarak kutlamış.
Dünya yuvarlaktır
Bu arada Suriye ve Irak'taki kargaşa ortamı yüzünde Türkiye'ye, Ürdün'e, Lübnan'a sığınan ve zor şartlar altında yaşamlarını sürdüren milyonlarca din kardeşine de 9-10 milyar dolar gönderseydi, onların da hayır dualarını almaz mıydı?
Bir de Yunanistan'ın bahtsız Çipras'ına bakın... Ülkesinin borçlarını ödemeye mi çalışsın yoksa işsizlere iş bulmaya mı, açları doyurmaya mı çabalasın? Başbakan olurken İncil'e el basmadığı için halkına "Benim için dua edin" diyecek hali de yok.
İktidar olmak
Kısacası iktidar olmak her coğrafyada aynı sonuçları doğurmuyor. Mesela Saddam da, Çavuşesku da, Kaddafi de ülkelerinde iktidarın sahibiydiler... En iyi çözüm demokratik rejimlerde iktidara seçimle gelip seçimle gidebilmektir. Bu durumda iktidarınızı kullanırken "İleride başıma ne gelecek" diye endişe etmezsiniz.
Bugünlerde Başkan Obama Küba ile ABD'nin yeniden ilişki kurmasına uğraşırken, Küba'ya ambargo koyan eski Başkan maktul John F. Kennedy'nin olaya bakış açısını hatırlamamak mümkün değil.
Küba sigarları
Kennedy'nin Basın Danışmanı Pierre Salinger 2002'de "Cigar Aficionado" dergisinde yazmıştı... 7 Şubat 1962'de uygulamaya sokulan ticaret ambargosu ile Küba'dan alınan her ürüne yasak geliyordu. Bu karardan bir gün önceki akşam Başkan Kennedy danışmanı Salinger'i Oval Ofis'e çağırıyor... "Washington'daki tütün satan bütün dükkânları dolaş, Petit Upmanns marka sigarların hepsini satın al" diyor.
Görevi suiistimal etmek
Salinger söyleneni yapıp 1200 tane Petit Upmanns ile Beyaz Saray'a dönüyor. Başkan'a "Neden bunları toplattırdınız bana" diye soruyor. Kennedy "Çünkü Küba'ya ambargo koyuyorum. Artık Küba sigarı Amerika'da bulunamayacak" cevabını veriyor. Salinger "Ama ben de sigar tiryakisiyim, neden bana bu ambargoyu söylemediniz" deyince de "Eğer bu ambargoyu bilerek sigar toplasaydın görevini suiistimal etmiş olurdun" diyerek Salinger'i susturuyor ve sonra masasının üzerindeki ambargo kararını imzalıyor.