Tek Parti döneminde Türkiye'nin doğasını tehdit eden iki unsur "Keçiler" ve "Orman köylüleri"ydi... Her ne kadar "Köylü efendimizdir" gibi bir slogan sürekli seslendirilse de, orman köylülerinin ve keçilerin ağaçlara dönük oluşturdukları tehdit akla gelince, kentlilerin tüyleri diken diken olurdu. Keçiler ve orman köylüleri hiç sevilmezdi.
1946'da çok partili demokrasiye geçildikten sonra TBMM'ye girmeyi başaran Demokrat Parti, bu konuda da resmi gündemin dışındaki söylemleri gündeme getirmeyi başlatmıştı. O yıllardaki bir oturumda Bolu'dan seçilen bir CHP'li milletvekili gündem dışı söz alıp kürsüye gelmiş ve orman köylülerinin ağaçlara yönelik oluşturdukları tehdit üzerine konuşmaya başlamıştı. Bu CHP'li milletvekilinden sonra bir Demokrat Parti milletvekili kürsüye geldi ve kendisinden önceki konuşmacıya tek bir soru sordu.
- Siz ağaçların mı yoksa insanların mı vekilisiniz, dedi.
"Zeytin Gözlüm" şarkısı mı?
Aradan yarım yüzyıldan fazla zaman geçti.
Dün partilerin grup toplantılarındaki konuşmaları dinlerken baktım, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu Yırca'daki "Zeytin ağaçları katliamı" üzerinde çeşitlemeler yapmaktaydı...
1946'dan bu yana yapılan genel seçimlerde CHP sadece 1973'te "Zafer" denilebilecek bir sonuç elde etti. Bu zaferin arkasında da Bülent Ecevit'in 12 Mart 1971 askeri müdahalesine karşı çıkması ve devletin (veya ağaçların" değil de halkın yanında yer alması vardı. Ama CHP ne yazık ki bu çizgiyi koruyamadı ve 28 Şubat 1997'deki post-modern darbede CHP'nin o dönemdeki genel başkanı "Silahlı Kuvvetler de bir sivil toplum örgütüdür" çizgisinde konuşmalar yaptı. Son dönem seçimlerindeki sonuçları ise, hepimiz hatırlıyoruz.
İktidarsız muhalefet sorunsalı
Bugün Türk demokrasisinin önemli bir sorunsalının çözümü "Neden iktidara alternatif olacak güce sahip bir muhalefet partisi yok" içerikli sorunun cevabında aranmıyor mu?
CHP'nin kronik "Ana muhalefet partisi" olmaktan çıkıp "İktidarın alternatifi muhalefet partisi" olabilmesi için, sade bu partililerin değil çoğulcu demokrasinin erdemlerine inanmış herkesin çaba harcaması gerekiyor. "Bu yönetimin benimsediği siyaset tarzı ile CHP'nin iktidar olması mümkün değildir" gözleminin toplumun her kesiminde paylaşıldığının da bu arada bilinmesi gerekiyor.
Gezi Parkı'ndaki akasya ağaçlarından sonra Yırca'daki zeytin ağaçlarına sarılan Kılıçdaroğlu Türkiye'nin de dünyanın da gerçek gündemine giremediği sürece veya iki kelime ile de olsa zeytinyağı üretimi ve pazarlaması gibi konulara girmeden ağaçlara takıldığı sürece "İktidarsız muhalefet" sorunsalı büyüyerek devam eder.