Siyaset mesleklerin en karmaşık içerikli olanı ve belki de en zorudur... Çıkar hesapları ile duygular, nefretlerle sevgiler, ihanetle sadakat birlikte rol oynarlar siyasette.
Ama toplumun bir kesimi siyaset mesleğini derinliğine pek inmeye gerek duymadan, gazete ve televizyon haberlerinden akıllarda kalanlara dayalı olarak, siyasete katılırlar... Özel yaşamlarındaki küçük sorunları çözmekten aciz olanlar masa başı gevezeliklerde başbakanları belirlerler, partilere seçim kazandırıp kaybettirirler ve hatta siyasi rejimi değiştirirler.
Manşetler hayatı yansıtmaz
Gazete sayfalarını hazırlayanlar da, köşe yazılarını yazanlar da, attıkları manşetlerle ve makaleleri ile siyaseti yönlendirdiklerini zannederler. Gerçek hayatın yansımaları genellikle magazin sayfalarına ve paparazzilerin gözlemlerine bırakılır.
Gazeteciliğimin ilk yıllarında Cumhuriyet'te yazı işlerindeki arkadaşlarla sohbet ederken o yaz tatilinde ne yapacağımızı, akşam hangi mekanda dağıtacağımızı, paramız olursa hangi marka otomobil alacağımızı konuşurduk... Ama ertesi günkü gazetede bunlar yer almazdı. Siyasetçilerin kavgaları, anayasa krizleri, devlet içindeki saflaşmalar, sağ ve sol üzerindeki çeşitlemeler manşet ve haber olurlardı.
Birlikte yaşamak...
Siyaset bağımlısı kesimler bu tür bir eğitimden geçerek bugüne geldiler. Bunlar siyasetin gelişmiş ülkelerde bir "Hizmet" mesleği de olduğunu pek düşünmediler. Bu açıdan demokratik siyaset gerçekten bir "Hizmet yarışı"dır, hizmete dönük rekabettir. Tabii ki her toplumda siyasetçiler birbirlerini kösteklemeye çalışırlar. Ama demokratik siyasette kimse, "Ya sev, ya terk et" demez, "Birlikte yaşayalım" denilir. Gelişmiş ülkelerde toplum kesimlerini birbirlerinden ayıran farklılıklar değil, tüm toplumu refah ve mutluluk hedefinde birleştiren ortak nitelikler ön plana daha fazla çıkartılır.
Toplumun beklentisi
Irkçılık, dincilik, yabancı düşmanlığı gibi öğeleri, ancak aşırı uçlardaki marjinal partiler kullanır. Kimse kimse için "Vatan haini" veya "Rejim düşmanı" benzeri suçlamalarda bulunmaz. Büyük kitle partileri kritik anlarda mutlaka uzlaşırlar, koalisyonlar kurarlar. Nefret söylemleri sade ahlak dışı değil yasa dışıdır da...
Türkiye'de de geniş kitlelerin siyasetten beklentisi bu çizgidedir.
Çünkü insanlar, güven içinde yaşamak, çalışmak, refaha kavuşmak, eğlenmek, sevmek, sevilmek, birlikte yaşamak istiyor. Siyaset bunu sağlamak için bir hizmet aracıdır.
Yeni bir döneme girerken
Türkiye halkın seçtiği bir Cumhurbaşkanı ile yeni bir döneme girerken, bu gerçekleri iktidarı ve muhalefeti ile her kesim siyasetçinin hatırlaması gerekiyor. Kendilerini uzmanı zanneden medya haberlerinin ve yorumlarının ürettiği amatör siyasetçiler de, siyasi nutuklar çektikleri masa başı sohbetlerini sürdürüken, şimdiye kadar okuyup dinledikleri haberlerdeki, yorumlardaki yanılgıları hatırlayıp, kendilerini toparlamayı denemelidirler.
Ne iktidarı, ne cumhurbaşkanını, ne de başbakanı, kurusıkı atanlar veya bireysel tatminsizliklerini ayıplı üsluplarına yansıtanlar belirliyor... Kısacası ülkenin ve siyasetin yönünü belirleyen "Sessiz çoğunluk" içinde yer almayı zaman zaman denemekte, sayılamayacak kadar çok yarar vardır.