Bacağınız zayıfsa baston, görmenizde aksaklık varsa gözlük, iyi duyamıyorsanız işitme aygıtı kullanırsınız... Peki ya olup bitenleri beyniniz doğru algılamıyorsa ne tür bir aygıt kullanmanız gerekir?
Türkiye'de siyaseti sadece "Tayyip Erdoğan takıntısı"na endeksleyerek algılayanlardan söz ediyorum. Düşünün ki bu yaklaşım Adnan Menderes'e, Turgut Özal'a dönük olarak da vardı... Şimdi 2014 yılında bulunduğumuza göre, takıntının şekli ve seslendiricilerinin sosyolojik konumları aynı olsa bile, bazı diğer koşullarının değişmiş olması gerekmez mi? Halkın seçimi ile iktidar olanlara karşı nefrete varan öfkelerle tepki koyan kesimleri, kendilerini bu ülkenin asıl sahipleri zanneden "Cumhuriyet Muhafızları" şeklinde niteleyelim.
Herkes figürandı
Kendilerini ayrıcalıklı ve üstün gören bu kesimler "Oligarşi egemendir" demek çok ayıp kaçacağı için, "Azınlık çoğunluktur" veya "Sandık teferruattır" benzeri safsataları "Uzlaşma kültürü" adı altında oldum olası demokratik sisteme yamamaya çalışırlar. Seçilmiş siyasetçileri aşağılarlar... Seçilmiş siyasetçilere tanınan "İktidar Alanı"nın ne kadar dar olduğunu ve kendileri dahil tüm toplumun, "Derin Devlet"in gözünde figüran konumundan öteye bir anlam taşımadığını görmezler...
Son dönemde "Derin Devlet"in seçilmişlere karşı en etkili müdahale araçlarından biri olan "Askeri Vesayet" devre dışı bırakıldı. Ama Derin Devletin siyasete müdahale araçlarından bir diğeri olan "Yargı Vesayeti" ise, özünde nitelik değiştirerek etkinliğini sürdürmekte... Ve "Derin Devlet"in yerinde de "Paralel Devlet" var.
Eli silahlı kuvvetler
Kemalist ideolojinin sahipleri yerine Gülen örgütüne bağlı figürler, şu anda yargı erkinin kilit noktalarındalar... Kısacası kendilerini Kemalist, solcu, milliyetçi veya ayrıcalıklı kentsoylu olarak gören ve "Tayyip Erdoğan olmasın da ne olursa olsun" diyen "Cumhuriyet Muhafızları Koalisyonu" içindeki kesimler, şu anda Pensilvanya'dan yönetilen "Paralel Devlet"in güdümündeki figüranlar konumundalar... Bu "Paralel Devlet" yapılanmasına destek veren eli silahlı kuvvetler ise, Kürt Barışı'nı sabote etmeye çalışan PKK'nın Öcalan karşıtı kanatları ile, kentleri şiddete boğmaya çalışan DHKPC benzeri örgütlerdir...
Alternatif Gülen mi?
Kendilerini "Gezi Ruhu"nda bulan kayıt dışı siyasetin aktörleri ve figüranları "Tayyip Erdoğan olmasın da Fethullah Gülen olsun" deseler, zamanın gerçeklerini daha doğru yansıtmış olurlar kısacası...
Laikçilerin cemaatçi oldukları, CHP'nin "Ülkücü"lere bel bağladığı, Öcalan'ın barış arayışlarını ve "Hocaefendi"nin bedduaları simgelediği bu dönemi algılamayan beyinlere, hangi aygıtla destek sağlanabilir ki? Yaşanılan büyük değişimi de, olayın çapını da göremedikleri için siyaseti Tayyip Erdoğan'a takılarak algılayan beyin özürlülerin işleri çok zor...