Siyaseten veya ideolojik olarak Tayyip Erdoğan'a muhalif olabilirsiniz. Ya da bu satırların yazarı gibi Erdoğan'ın bazı söylemlerini sert ve hatta maksadını aşan içerikli de bulabilirsiniz...
Ama elinizi vicdanınıza koyup söyleyin...
"Erdoğan az çalışıyor" veya "Erdoğan üstlendiği görevin hakkını vermiyor" diyebilir misiniz?
Kronikleşmiş sorunlarımıza çözüm üretme çabalarını, tabulaşmış konuların üzerine cesaretle gitmesini görmezden gelebilir misiniz?
Eğer sadece Erdoğan'a laf yetiştirmeyi siyaset etmek olarak görmekteyseniz buna diyeceğimiz yoktur. Bu yaklaşıma karşı Erdoğan siyasete bakış açısını dünkü AK Parti grup toplantısında şöyle özetlemedi mi?
- Eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri!
Bütün bunların yanında Başbakan Erdoğan'ın iktidarın "Halkla ilişkiler" görevlisi olarak da çalıştığını söylememiz galiba mümkündür.
Hangisinin farkındayız?
Dünkü konuşmasındaki bazı satırbaşlarını hatırlarsanız ne demek istediğimi anlarsınız... Erdoğan bazılarının milliyetçilik ve hizmetler üzerinden AK Parti iktidarına eleştiri yöneltmelerine değinirken, icraatı hakkında kamuoyunun bilmediği veya farkında olmadığı şu bilgileri sıraladı:
"- Karadağ'da bir kasabada Osmanlı şehitliği bulunuyor. 1911'de atalarımız cami tamir edilsin diye Osmanlı'ya mektup yazıyor, ardından Balkan savaşı çıkıyor. 1937'de son imam şehit edilmiş. Camimiz restore edildi. 2011'de kadir gecesinde açıldı. 100 yıl sonra o camiyi biz tekrar ayağa kaldırdık. Karadağ Diyanet İşleri Başkanı bize cevap vermek için 100 yıl beklemeyin diyor.
- TİKA görevlileri gittiler Türkmenistan'ın Merv şehrinde Sultan Alpaslan'ın türbesini buldular şimdi restore ediyoruz. Behr'e gittik Mevlana'nın doğduğu evi bulduk oraya gittik.
Mustafa Kemal İlkokulu
- Makedonya'da Türkçe eğitim veren ilkokulu Mustafa Kemal Atatürk İlkokulu olarak açtık. Makedonya'da Kocacık köyüne gittik CHP'ye MHP'ye sorun bilmezler. Kocacık köyü Gazi Mustafa Kemal'in babasının doğduğu, büyüdüğü köydür. Ali Rıza Bey'in evini bulduk restore ettik işte bu ortaya çıkan eser. CHP, MHP burada ant okurken biz Manastır'a gittik, Mustafa Kemal'in okuduğu Askeri İdadi'nin restorasyonunu yaptık.
- Tacikistan'da okul açtık. Sudan'da 5 bin metrekare alanda Sudan Türk Mesleki Eğitim Merkezi'ni TİKA eliyle faaliyete açtık. Yurt çalışmaları devam ediyor. Kudüs'te Kubbetüs Sahra'nın hilalini beşinci kez biz yeniledik. Kırım'da Zincirli Medrese'yi biz restore ettik. Etiyopya Harar'da son Osmanlı konsolosluk binasını bulduk restore etmeye başladık.
Kızılderililere su
- Filistin Nablus'ta Sultan Abdülhamit'in yaptırdığı saat kulesini restore ettik. Ve şimdi Tika, Zigetvar'da Kanuni Sultan Süleyman'ın iç organlarının gömüldüğü türbeyi buldu, restore ediyor.
- Kongo'da pigmeleri bulduk onlara malzeme gönderiyoruz. ABD Oregon'da 5 bin kişiye su verecek tesisatın kurulmasını Türkiye üstlendi. İnşallah çıkaracağımız suyu orada Kızılderililer içecek.
- Eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri. Biz bunlarla anılacağız. Biz bunları yapıyoruz ama Türkiye'de medyanın amiraliyiz diyenler bunları görmüyor."
Bu liste "Marmaray" kadar ya da İbrahim Tatlıses ile Şivan Perwer'in düetleri kadar etkileyici değil mi? Ama siz bütün bunlardan "Neden Cervantes Enstitüsü diyecek yerde Sokrat Enstitüsü dedi"ye takılırsanız, Yeni Türkiye'yi Kızılderililer kadar bile anlamamış olursunuz.