Önümüzde üç seçim var... Önce 2014'ün Mart ayında yerel seçimler için sandığa gideceğiz. Sonra aynı yılın ağustosunda Cumhurbaşkanı'nı seçeceğiz. 2015'te de yaz aylarında genel seçimde iktidarı belirlemek için oy kullanacağız.
Aslında oy kullanmak açısından deneyim sahibi bir toplumuz.Tek Parti döneminde bile altı genel seçim yapılmış Türkiye'de... Çok partili demokrasiye geçtiğimiz 1946'dan bu yana da 17 defa genel seçimlerde oy kullanmışız.
Ama yine de her seçim kampanyası dönemi gergin bir ortama dayanır. Arkası arkasına üç seçimin yapılacağı önümüzdeki iki yılı da böyle bir gergin ortam içinde yaşayacağımız kesindir. Üstelik ilk defa, bundan sonra kimin cumhurbaşkanı olacağını biz seçmenler belirleyeceğiz.
Oyumuzu ne belirler?
Gerçi bir cumhurbaşkanının halk tarafından belirlenmesinin ilk örneği olmayacak 2014 seçimi... Hatırlanacağı gibi 1982 Anayasa Referandumu ile Cumhurbaşkanlığı seçimi birleştirilmiş ve "Devlet Başkanı" Kenan Evren, yüzde 91 oy oranı ile "Cumhurbaşkanı" seçilmişti.
Yaşadığımız bunca seçim deneyimi ertesinde acaba oyumuzu belirlerken, kararımızı hangi dürtülerimizin, beklentilerimizin ve gözlemlerimizin belirlediğini bilinçli şekilde değerlendirebiliyor muyuz?
Acaba oyumuzu "Mahalle baskısı" veya "Çevreye uyum" gibi etkenler de etkiliyor mu?
Bundan önceki son genel seçimin yapıldığı 12 Haziran 2011'e, Türkiye bugün de yaşanan türdeki gösteriler ve gergin ortam içinde girmişti.
Karmaşık duygular
Her seçim öncesindeki gibi muhalefet ve özellikle CHP tarafından o seçim de, sanki iktidarı değil rejimin geleceğini belirleyecek gibi sunulmuştu. Ama sonuçta AK Parti oyların yüzde 49.3'ünü alarak tek başına yine iktidar oldu.
O dönemde çevresine AK Parti karşıtı olarak görünen ama seçimde oyunu AK Parti'ye veren bir seçmenin karmaşık duygularını ruh doktoruna şöyle anlatabileceğini hayal etmiştim:
- Ben sırtında borç ve kur riski taşıyan bir girişimciyim. Cumhuriyet'in temel ilkesinin laiklik olduğunu düşünüyorum. Ama bu seçim sonucunda bir CHP-MHP koalisyonu çıkıp istikrar ve ekonomi dalgalansaydı, kesinlikle iflas edecektim. Bu yüzden AK Parti'ye oy verdim. Bu oyumun rengini çevremdekiler bilse, huzurum kaçar. Bu nedenle yalan söylemek durumunda kalıyorum. Size danışmak istediğim bir konu var. İnsanlar oylarını kendi çıkarlarını gözetmek için mi, yoksa çevrelerine hoş görünmek için mi kullanırlar?
Hep aynı hikâye
Evet... Bakalım önümüzdeki seçimlerden ne sonuç çıkacak...
Ama bir genelleme yaparsak çok partili demokrasiye geçtiğimiz günden beri CHP'nin dışındaki partilerden hangisi seçimi kazandıysa, belirli çevreler laikliğin ve rejimin tehdit edildiğini söylemişlerdir. Yapılan icraat ve gerçekleşen ekonomik kalkınma yok sayılmıştır. Sonuçta Menderes idam edilmiş, Demirel iki kez darbe ile devrilmiştir. Türkiye'yi dünyaya açan Turgut Özal'ın o çevrelerdeki lakabı "Takunyalı"dır.
Kısacası iyi ki "Gizli oy" var sistemimizde... Bu şekilde istikrarı, gelişmeyi ve akl-ı selimi temsil eden oyların yönünü, mahalle baskısı değil, Edirne'den Kars'a uzanan ortak bilinç belirliyor.