Kızmak, öfkelenmek, tepki göstermek ne kadar kolay...
Eylem koyan gençlere de, şiddet kullanmakla suçlanan polise de, bir türlü seçim kaybetmeyen AK Parti iktidarına da öfkelenebilir, tepki gösterirsiniz.
İktidara karşı oldukları ve iktidarsızlıkları kronikleşmiş muhalefet partilerine güvenmedikleri için sandık yerine sokağa güvenen kitlelerin derdine ilaç olamayan muhalefet partilerine de öfkelenmeniz gerekmez mi?
Tepkilerini yollarda hareketsiz durarak gösterenlere bile öfkelenebilirsiniz.
Ama hiç unutmayalım... Öfke ve tepki, ne zekânın, ne bilincin ne de sorumluluğun göstergeleridir.
Örneğin sokak olaylarından etkilenen esnaf da öfkeli... Onların öfkesi sırtlarında taşıdıkları sorumluluklardan, ödemek zorunda oldukları borç senetlerinden, ailelerine ekmek götürmek benzeri zorunluluklarından kaynaklanıyor.
Sorumluluk bilinci
Sorumluluk beraberinde bilinci de geliştirir...
Elbette eylem koyan, tepki gösteren kitlelerin mutsuzluklarının nedenlerini anlamaya çalışmak gerekiyor.
Ama onların da çeşitli sorumlulukları yüklenmiş kesimlerin öfkesini ve tepkilerini anlamaya çalışmaları şarttır.
Örneğin bu ülkenin Başbakanı olan Tayyip Erdoğan'ın taşıdığı sorumlulukların küçük bir bölümü, Taksim'de duranlardan birinin sırtında olsaydı...
Tabii ki böyle durumlarda Temel gibi davranmak da mümkün...
Uçak havadayken bir patlama sesi gelmiş kanatlardan... Temel'in koltuk komşusu feryat etmeye, bağırmaya başlamış. Temel adama dönmüş,
- Ne telaş ediyorsun ki, bu babanın uçağı mı, düşerse düşer, demiş.
Erdoğan'ın sorumluluğu
Bu noktada herkesten fazla sorumluluk taşıyanların, herkesten fazla bilinçli ve akıllı davranmaları gerektiğini söylememiz gerekiyor.
Bu gibi gergin anlarda "Özeleştiri" yapmak pek yarar sağlamaz.
Örneğin Başbakan Erdoğan'a "Kalabalıklar özel yaşama müdahale var diye düşünerek sokaklara düşmüşken, kürtajdan söz etmek biraz zamansız değil mi" deseniz, bu özeleştiri olarak değil, karşıtlık gibi algılanır.
Fakat bir yerde de iktidarları döneminde ülkelerine ve halklarına hizmet etmek yerine koltukta sadece vakit geçiren başbakanlara, kimsenin öfkelenmediğini hatırlamanız ve Erdoğan'ın hakkını vermeniz gerekir.
Ama Başbakan Erdoğan'a şunları söylersek belki bu yanlış algılanmaz.
Barış açılımı sürmeli
- AK Parti'yi ve Erdoğan kimliğini diğerlerinden farklı kılan "Barış Açılımı"nı, öfkelere ve kargaşaya kurban etmemelisiniz. Milyonlarca insan geçmişin yaralarının kapanacağına, daha demokratik ve özgür bir Türkiye'de kalıcı barışın ve beraberliğin inşa edileceğine inandı. Kaç aydır teröre kurban olanların haberleri gelmiyor. "Barış Açılımı"nı Gezi Parkı'nın gürültüsü arasında unutmayın, unutturmayın... "Akil Adamlar"ı toplayın, raporlarını değerlendirin, bundan sonra demokratikleşme yolunda atılacak adımları saptayıp, açıklayın.
Kısacası bundan sonraki AK Parti mitingleri Taksim kalabalıklarına nispet etmek için değil de Barış Açılımı'nı geniş kitlelere mal etmek için yapılırsa, herhalde öfkenin ve tepkinin yerine bilinç ve sorumluluk geçmiş olur.