Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

İktidarlar gazetecilerle parasal ilişki de kurarlar

Gerçekten "Büyük" şair Necip Fazıl Kısakürek'in Adnan Menderes'ten para isteyen mektuplarına bakarak iktidar-basın ilişkilerini sadece "Örtülü Ödenek" üzerinden anlamaya çalışmak her şeyi izah etmeye yetmeyebilir.
Necip Fazıl kadar kendi hayatını hiçbir şeyi gizlemeden anlatan bir yazar belki yoktur... Bir nevi otobiyografisi olan "Babıali"de tüm zaaflarını ve bu arada at yarışlarına olan tutkusunu hiç gizlemeden anlatmaz mı?
İktidardan veya devletten para almaya gelince...
Yanılmıyorsam hem Tahir Alangu hem Fevziye Abdullah Tansel Sultan Abdülhamit'e kimlerin ve bu arada "Hürriyet Kahramanı" diye bilinen isimlerin de jurnaller yazdıklarını yayınlamıştı.
Bu arada "Ülkede özgürlük yok" gerekçesiyle yurt dışında yaşayan muhaliflere, Abdülhamit'in para yardımında bulunduğunu da Mısır'daki sağır sultan bile duymuştur.

Latin harfleri krizi
Cumhuriyet'in tek parti döneminde ve özellikle "Takrir-i Sükun"dan sonra zaten muhalif basının yaşaması pek mümkün değildi.
Ama çarpıcı bazı durumlar da vardı bu arada. Örneğin Latin Harfleri kabul edilince bu harfleri okuyabilen pek olmadığı için tüm gazetelerin tirajları dramatik biçimde düşmüştü.
Atatürk basının bu kriz döneminde rejime destek veren Yunus Nadi'nin "Cumhuriyet"ine ve Hakkı Tarık Us'un "Vakit"ine büyük miktarlarda mali destek sağlamıştı...
2'nci Dünya Savaşı boyunca Türk basınının mali ilişkileri üzerindeki çeşitlemelerin bir bölümünü Hitler'in Ankara'daki Büyükelçisi Von Papen'in Berlin'e yazdığı kriptolardan öğrenmek mümkündür.

Çeşitli atamalar
Çok partili dönemde ve özellikle Demokrat Parti iktidarında basına ve gazetecilere örtülü ödenek desteği yoğun biçimde verildi. O dönemde destek alan gazetecilerin isimleri ve aldıkları paralar daha sonra defalarca yayınlandı.
Özellikle 27 Mayıs darbesi ertesinde ise "Düşük" Demokrat Parti'ye muhalif olan gazetecilere önce Kurucu Meclis üyeliği, sonra da basın ataşelikleri verilmedi mi?
İlerideki yıllarda "Eleştiri" ve "Muhalefet etmek" konularında mangalda kül bırakmayan bazı isimlerin basın veya kültür ataşesi olarak atandıklarını da herhalde gözden kaçırmamalıyız.
Bu arada 1961 Anayasası ile oluşturulan TRT benzeri "Özerk" kurumların yönetim kurulları da, beğenilen gazetecilere destek imkânı sağlamaya yaramamışlar mıdır?

Beaverbrook-Churchill
Ya da "Danışman" statüsü ile maaşa bağlanan gazeteciler yok mudur?
Türkiye'de devletten büyük kimse olmadığı için, iktidar gazetecilere bazı dönemlerde mali destek verir. Aynı durum iktidarların basın patronlarına sağladıkları mali imkânlarda da görülür.
Oysa mesela İngiltere'de bu iş tersine yürür.
"Daily Express" ve "London Evening Standart" gazetelerinin sahibi Kanada asıllı İngiliz basın kralı Lord Beaverbrook 1929 Krizi'nde iflas eden Churchill'e yıllarca mali destek vermiş ve Churchill Başbakan olunca da bakan yapılarak kabineye alınmamış mıydı?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA