Çözüm gerektiren toplumsal, siyasal ve bireysel sorunlar karşısında iki farklı tutum takınabilirsiniz.
- Birinci tutum, sorunun nedenlerini tahlil edip, buna çözüm üretmektir.
- İkinci tutum da sorunu çözüm aramak yerine bunu görmezden gelip, birlikte yaşamaya alışmaktır.
Toplumsal ve siyasal sorunlar karşısında ikinci yolu sıklıkla tercih ettiğimizi hepimiz biliyoruz.
"Kürt Realitesi"nin kuşaktan kuşağa aktarılan bir sorun olarak korunması, çözümsüzlüğün tercih edilmesine bir örnek değil midir?
AK Parti iktidarı döneminde Başbakan Erdoğan bu soruna çözüm üretmek konusunda ciddi çabalar gösterdi. Gerçekten çarpıcı içeriklere sahip açılımlar yapıldı.
Siyaset yerine şiddet
Ama sorun yine geçmişteki kriz noktasında.
Çünkü bu defa sözde "Kürtler adına" siyaset üretenlerin, çözüm aramak yerine şiddeti siyasete tercih etmeleridir.
Etyen Mahçupyan Zaman'daki yazısında bu durumu mealen şöyle yorumlamıştı:
- PKK ve onun etrafındakiler siyaset üretemedikleri için, olayı çatışma zemininde tutarak siyasetsizliği meşrulaştırmaya çalışıyorlar. Ancak böyle bir tutumla devlet ne yaparsa yapsın, Kürt toplumunun desteği sağlanamaz. Bu durumda PKK devletin de şiddeti siyasete tercih etmesine ihtiyaç duymakta.
Gazze'de şiddet
Uluslararası alanda da bu durumu "Filistin Sorunu" üzerinde görmüyor muyuz?
İsrail kalıcı bir çözüm üretmek yerine, şiddet kullanarak çözümü sürekli erteliyor.
Örneğin Gazze yine İsrail'den gelen devlet terörünün kurbanı değil mi?
İşin en dramatik yanı, başta Amerika olmak üzere Batı'nın da "Çözüm" arayışlarının yerine şiddete destek vermesidir.
Siyaset alanında sorunlara çözüm üretmek yerine bunlarla birlikte yaşamaya alışmayı yeğ tutanlara bizden ve dış dünyadan iki örnek verdik.
Bir de bireylerin sorunlar karşısında çözüm üretmek yerine teskin edici (Antidepresan) ilaçlar kullanmaları örneği var...
Çözüm ilaç mı?
Antalya'daki "Psikofarmakoloji" kongresinde konuşan Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nazan Aydın, Türkiye'de 2012'de 38 milyon kutu anti-depresan ilaç kullanıldığını açıklamış.
Aydın "Buna göre Türkiye nüfusunun üçte biri depresyondaymış gibi ilaç kullanılıyor. Ancak bilim ışığında bu kadar insanın depresyonda olması mümkün değil. Demek ki gereğinden fazla anti-depresan ilaç gereksiz yere kullanılmakta" diye konuşmuş.
Teskin edici ilaç kullanımındaki bu aşırılığın nedenlerinden biri, bu ilaçları reçetelere yazan doktorların çoğunlukla psikiyatri uzmanları olmamalarıymış.
Alternatif çözüm
Bunun yanında bu ilaçlara ulaşım kolaymış ve mesela uyku problemi çeken ya da canı sıkılan insanlar, eczanelerden rahatlıkla depresyon ilaçlarından birini alabiliyormuş.
Evet... Hani bir adam durmadan altına kaçırıyormuş ve bu durumdan çok rahatsızmış.
Hastanede "Mide Bağırsak Hastalıkları" bölümüne gidecek yerde yanlışlıkla "Psikiyatri Servisi"ne gitmiş ve orada ona anti-depresan ilaçlar vermişler.
Şimdi adam yine altına kaçırıyormuş ama bu ilaçlar sayesinde artık bu durum onu rahatsız etmiyormuş.
Siz siz olun... Sorunlara çözüm aramak yerine bunların varlığını unutturan yöntemlere veya ilaçlara sığınmayın.