Avrupa Parlamentosu Bütçe Komisyonu Başkanı Fransız Parlamenter Alain Lamassoure'un "Türk sorunu kalmadı, ne Türkler ne Avrupalılar Türkiye'nin AB'ye üye olmasını istiyor" dediğini duyunca, çok bilinen devekuşu fıkrasını hatırladım.
Bir meydan savaşında çarpışmak üzere düşman devekuşu orduları çölde birbirlerine doğru ilerliyorlarmış.
Bu ordulardan birinin komutanı olan devekuşu, karşıdan kendilerine yaklaşan düşman devekuşu ordusunun çok kalabalık ve çok güçlü olduğunu görünce ürkmüş.
- Çabuk saklanın, diyerek ordusuna emir vermiş.
Bu emri duyan devekuşu askerler hemen başlarını kumlara sokmuşlar.
Düşmana karşı ilerleyen kalabalık ve güçlü devekuşu ordusunun komutanı şaşırmış.
- Bir dakika önce karşımızdaydı bu düşmanlar, bir anda nereye kayboldular, demiş.
Evet... Avrupa Parlamentosu Bütçe Komisyonu Başkanı Lamassoure'un "Türk sorunu kalmadı" demesi, tam anlamı ile bir devekuşu yaklaşımı değil mi?
Kim ne derse desin
Lamassoure "Journal du Dimanche"a verdiği demeçte gazetenin "Ekonomik kriz göz önüne alındığında, Avrupa'nın entegrasyon sürecinde frene basmak gerekmiyor mu" şeklindeki sorusuna şöyle cevap vermişti:
"- Hırvatistan kısa bir süre sonra AB'ye girecek, ama dört milyon vatandaşıyla, bu küçük ülke bir sorun teşkil etmeyecektir. Birliğin sınırlarıyla ilgili tartışma da halledildi. 2000'lerdeki Türk problemi ortada yok artık: Ne Türkler ne Avrupalılar birleşmek istiyor."
Fransız parlamenter kendisini "Avrupalılar" olarak görüyorsa ve "Ben Türkiye ile birleşmek istemiyorum" demek istiyorsa, buna söyleyecek sözümüz olamaz.
Ama Türkiye'nin AB ile birleşmesini sonuna kadar destekleyen İngiltere veya İtalya, Asya ülkeleri değil ki.
Daha ötesi İngiliz Muhafazakâr Partisi Lamassoure'un da içinde bulunduğu Avrupa Parlamentosu'ndaki merkez-sağ partiler ittifakı ile bu gibi konularda ters düşmüyor mu?
Yunanistan sorunu
Ayrıca "Türkler Avrupa ile birleşmek istemiyor" şeklindeki söylemi acaba hangi bilgiye dayanarak seslendirdi bu kişi?
Kıbrıs'ın çözümsüzlük krizini devekuşu politikasıyla yok sayıp Rumları Avrupa Birliği'ne almasalardı, Türkiye AB kapısında hâlâ açılmamış müzakere fasılları ile beklemede olur muydu?
Türkiye'nin Avrupa Birliği ile entegrasyonuna dönük partiler-üstü hedef acaba ne zaman değişti?
Neyse... Avrupa Parlamentosu Bütçe Komisyonu Başkanı'nın "Türkiye sorunu"ndan daha önce "Yunanistan sorunu"na eğilmesi daha doğru olmaz mıydı?