Bodrum'da deniz kenarında oturmuş, aralarında konuşan küçüklere yönlendirdim kulağımı.
Dertliydiler...
Bir küçük kederinin nedenini anlatıyordu:
- Tatil bitti.
Gelecek hafta okul başlıyor.
Bir diğer küçük onun sözünü kesti.
- Gelecek sene yine tatil varmış, dedi.
Bu küçük bir anlamda hayatı özetlemişti.
Kıştan sonra ilkbaharın, sonra da yazın ve sonbaharın hiç ara vermeden tekrar tekrar geleceğini hatırlatıyordu arkadaşlarına.
Doğanın kanunu böyle.
Dünya kendi etrafında döndükçe gündüzler ve geceler, güneşin çevresinde döndükçe de yıllar ve mevsimler, birbirleri ardından değişmeyi sürdüreceklerdir.
Deniz kenarındaki küçükler aralarında konuşmaya devam ediyorlardı.
Kısa teneffüsler
Siyah gözleri ile kocaman kocaman bakan bir tanesi "Ben okulu seviyorum" dedi.
Diğerleri şaşırmıştı.
- Okulun nesini seviyorsun ki, diyerek itiraz ettiler.
Siyah gözleriyle kocaman kocaman bakan küçük "Çünkü teneffüsler var okulda" diye cevap verdi.
Sonra devam etti,
- Ben okulda en fazla teneffüsleri seviyorum!
Bir büyük tekrarın arasındaki nefes alma sürelerine okulda "Teneffüs" deniliyor.
Oğlum Cemil ilkokulun ilk gününden dönüşünde "Okul nasıl bir yer" diye sormuştuk.
O da "Ders diye bir şey var çok uzun, teneffüs diye bir şey var çok kısa" diyerek özetlemişti ilk günkü gözlemlerini.
Hayat ve teneffüsler
Okul dışı yaşamımız da bu çeşit tekrarlardan ve durup nefes alma imkânına kavuştuğumuz teneffüslerden oluşmuyor mu?
Şu anda İran-Amerika gerginliğini, Suriye'deki çalkantıyı, kendi topraklarımızdaki yansımaları ile de yaşamaktayız.
Sanki bu gibi durumlar ilk kez olmuş gibi, ilkokul çocukları gibi karşılamıyor muyuz bunları?
1979'da İran Şahı devrildiği ve Humeyni Tahran'a geldiği zaman da, Türk toplumu çalkantılara sahne olmamış mıydı?
Birileri "Bize de şeriat gelecek" diye telaşlanmamışlar mıydı?
Bir yıl sonra da 12 Eylül askeri müdahalesiyle siyaset dondurulmamış mıydı?
1990-91 Körfez bunalımı sonunda Saddam Kürtleri Halepçe'de zehirli gazla boğarken, bizim topraklarımıza yüz binlerce Irak Kürdü sığınmamış mıydı?
Amerika Öcalan'ı Suriye'den çıkarttırıp Kenya'da Türkiye'ye teslim etmeseydi, Ecevit Başbakan olabilir miydi?
Küçükleri anlamak meselesi
İç siyasetle dış konjonktürün karşılıklı etkilenim içinde olduğu büyük tekrarın her aşamasını, küçüklerin mevsimleri ilk defa yaşadıkları gibi yaşamıyor muyuz?
ABD Başkanlık seçimlerinde Obama kaybederse, bu Türk iç siyasetini de etkilemeyecek mi?
Beşar Esad Türkiye'deki yerel seçimlere ve daha ötesi Cumhurbaşkanı seçimine kadar iktidarını koruyabilirse, bu AK Parti'yi zayıflatmayacak mı?
Bütün bu gelişmelerle PKK terörü arasında hiç mi bağlantı yok?
Bu büyük tekrarlar sürecinde toplum ne zaman teneffüs yapıyor acaba?
Barışın, güvenliğin, uzlaşmanın, hoşgörünün egemen olduğu teneffüs dönemlerimiz çok kısa değil mi?
Okula başlamak durumunda olan küçükleri o kadar iyi anlıyorum ki.