Bazı önemsiz konularla uğraşırken önemli olanları kaçırıyoruz hafta içinde.
Kendimizi "PKK terörü nasıl biter" veya "Esad sonrası Suriye nasıl olacak" benzeri önemsiz konulara kaptırıyoruz.
Bereket bu yanlış yaklaşımı aşabilen meslektaşlarımız var.
Örneğin Ertuğrul Özkök geçen hafta Olimpiyat Oyunlarından yapılan naklen yayını dinlerken Kazak milli marşına takılmış ve ertesi gün de "Keşke bizim İstiklal Marşı yerine Samanyolu şarkısı Milli Marşımız olsaydı" diyerek, bu gerçekten önemli konuya değinmişti.
Şükür ki Olimpiyat Londra'da yapılıyor.
Belki hatırlarsınız.
Bu yılın başında mart ayında Kuveyt'te yapılan atletizm yarışmalarında Kazak milli marşı yerine yanlışlıkla "Borat" filmindeki Kazakistan'la alay edilen marş çalınmıştı.
Eski bir proje
Ertuğrul Özkök demek o gün İstiklal Marşı sorunsalımıza henüz takılmamıştı ki, Borat'ın marşını dinledikten sonra "Bizimkini değiştirelim" diye yazmadı ertesi gün.
Aslında "İstiklal Marşı'nı değiştirmek" projesi yeni değil.
Necip Fazıl Kısakürek'ın otobiyografisi "Babıali"yi (Büyükdoğu Yayınları) okuyanlar hatırlar.
1936'ta tek parti CHP'nin yönetimi İstiklal Marşı'nı değiştirmek için Ulus gazetesinde yarıda kesilen bir yarışma açmıştı ve Necip Fazıl da bu yarışmaya bir şiirle katılmıştı...
Nazım ve Mehmet Akif
Aslında Mehmet Akif'in İstiklal Marşı'na takılan başkaları da var.
Örneğin Nazım Hikmet'in "Kurtuluş Savaşı Destanı"nda ihtiyat zabiti (yedek subay) Nurettin Eşfak şöyle der:
"Bizim İstiklâl Marşı'nda aksayan bir taraf var,/ bilmem ki, nasıl anlatsam,/ Âkif büyük şair, inanmış adam./ fakat onun, ben,/ inandıklarının hepsine inanmıyorum./ Meselâ, bakın :/ 'Gelecektir sana vaadettiği günler Hakkın.' /Hayır,/ gelecek günler için/ gökten âyet inmedi bize./ Onu biz, kendimiz/ vaadettik kendimize"
Ertuğrul Özkök'ün "Samanyolu"nu milli marş yapma projesine Habertürk'teki yazısında Murat Bardakçı "Ritm" açısından takıldı geçen hafta.
Bardakçı şöyle yazdı: "Bir musiki eserine marş denebilmesi için4/4'lük ritim ile bestelenmeleri şarttır... Samanyolu'nun ritmi ise 3/4'lüktür yani o meşhur aşk şarkısı valstir."
Vals yaparak...
Bu açıdan bakıldığında İstiklal Marşı'nı hazır-ol'da söylemek yerine vals yaparak terennüm etmek, belki daha coşkulu olabilir.
Yani bu önemli meseleye getirdiği yaklaşım açısından Ertuğrul Özkök'ü kutlamamız gerekiyor.
Acaba ileride ritmi "Civciv çıkacak kuş çıkacak" olan bir şarkıyı da İstiklal Marşı'na alternatif olarak düşünemez mi? Böylece bu yeni şarkıyı hazır- ol'da söylerken içimizden de "Düm düm teke tek, düm teke tek" diye tempo tutarız.
Sevgili Ertuğrul Özkök İstiklal Marşı yerine bir aşk şarkısını Milli Marş yapma projesini keşke "28 Şubat" döneminde gündeme getirseydi.
Hatta belki o dönemde Ahmet Kaya'nın "Giderim"ini de önerebilirdi İstiklal Marşı'na alternatif olarak:
"Artik seninle duramam./ Bu akşam çıkar giderim./
Hesabım kalsın mahşere,/ Elimi yıkar giderim."