Orhan Pamuk "Roman yaşamı ve insanı zaman boyutunda, resim ise mekân boyutunda anlatır" demişti bana...
"İstanbul Modern"de sergilenen 'Kent Duvarlarının Yarım Yüzyılı' isimli "Burhan Doğançay Retrospektifi"ndeki tabloları izlerken resmin de, yaşamı ve insanları zaman boyutunda anlatabileceğini gördüm.
Sanatçının sanatçı olmayan insanlardan farkını bu sergiyle de bir kez daha anlıyorsunuz.
Doğançay bizlerin her gün önünden geçip gittiğimiz "Duvarlar"a öylesine başka bir açıdan bakmış ki.
Birbiri ardına yapıştırılan duvar afişlerinin yırtıklarından zamanın katmanlarına inmiş.
Doğançay'ın tablolarındaki duvarlar Madrid'den yahut Milano'dan veya New York'tan ya da İstanbul'dan olabilir... Bir graffiti de, bir seçim afişi de, bir İspanyol rahibesinin silueti de, bir Türk filminin tanıtım pankartı da bu duvarı simgeleyebilir.
Doğançay'ın kapıları
Necip Fazıl Kısakürek'in "Kaldırımlar"ındaki kadar şiirsel bir anlatım var Doğançay'ın Duvarları'nda.
Bu sergideki "Doğançay Kapıları"nın önünde de "Bunlar açılsa ve içlerine girip, Doğançay'ın dünyasında dolaşsam" diye düşünüyorsunuz.
Akira Kurosawa'nın 1990 yapımı "Rüyalar" filmini hatırlayın.
Sekiz kısa hikâye üzerinde kurulan bu filmdeki "Kargalar"da, sanat eğitimi gören bir genç, bir Van Gogh tablosundan içeri girer ve Van Gogh'la karşılaşır. Van Gogh rolünde de ünlü yönetmen Scorsese vardı.
Burhan Doğançay'ın kapılarının önünde Kurosawa'nın Rüya'sının benim için gerçek olduğunu hayal ettim ve Doğançay'ın kapılarından geçip onun dünyasında dolaşmaya başladım.
1929 doğumlu ve Hukuk Fakültesi mezunu Doğançay diplomat olarak 1962'de tayin edildiği New York'ta, 1964'te ressam kalmak için görevini bırakıyor.
Doğançay'ın duvarları
1970'lerden itibaren duvarlar ve kapılar giriyor ressamın hayatına. Yüzü aşkın ülkeyi dolaşıp duvarların fotoğraflarını çekiyor ve onları tablolarına aktarıyor.
Şu anda Doğançay'ın tabloları MoMa, Metropolitan, Guggenheim ve Musee National d'Art Modern'in de aralarında bulunduğu dünyanın önemli müzelerinde sergilenmekte.
1995'te 50 bin dolara satılan "Mavi Senfoni" tablosu, 2009'daki bir sanat eserleri müzayedesinde Murat Ülker tarafından 1.9 milyon dolara (2.2 milyon lira) satın alınmıştı.
Dün arkadaşım Şelale Kadak Sabah'taki köşesinde Burhan Doğançay'ın Murat Ülker'i, Floransa'nın "Mediciler"inin bir üyesi gibi gördüğünü yazmıştı.
Murat Lorenzo Ülker
Bu açıdan Murat Ülker'in bundan sonraki göbek adı "Cosimo" ya da "Lorenzo" olabilir mi dersiniz?
İstanbul Modern'deki serginin sponsoru da Ülker Grubu'ydu yani "Yıldız Holding"di.
Bu görkemli sanat gösterisini sunmak için tabloları dünyanın çeşitli müzelerinden İstanbul'a getirebilen, bunun için para ve emek harcayan Murat Ülker'e, Ülker'in Kurumsal İletişim Müdürü Zuhal Şeker'e, İstanbul Modern Yönetim Kurulu Başkanı Oya Eczacıbaşı'na, Şef Küratör Levent Çelikoğlu'na sanatseverler adına teşekkür ediyorum.
Bu yaz tatilinde ilk işim Bodrum'un Turgut Reis'indeki "Burhan Doğançay Atölyesi"ni ziyaret etmek olacak.