Danıştay Başkanı Hüseyin Karakullukçu'nun "Başkanlık sistemi de demokratik bir yönetim biçimidir, yani sultanlık değildir başkanlık sistemi" diyerek konuya girdiği konuşmasını dinlerken, Sakallı Celal'in rüyasının nihayet gerçek olduğunu düşündüm.
"Sakallı Celal" diye bilinen Celal Yürür (ölümü 1962), bilge bir insandı. Babası bir Osmanlı nazırıydı. Galatasaray Sultanisi mezunuydu.
Yaşamını Orhan Karaveli kitaplaştırmıştı. (Sakallı Celal/ Bir 'Bilinmeyen Ünlü'nün Yaşam Öyküsü-Pergamon Yayınları-2004) Türkiye üzerindeki gözlemlerini özlü cümlelerle, vurucu biçimde seslendirirdi.
Tahsilli cehalet
Sakallı Celal'in bazı özlü sözlerini hatırlayalım:
"Bu kadar cehalet ancak tahsille mümkündür"
"Bu ülkede ilgililer bilgisiz, bilgililer de ilgisizdir."
"Memlekete hizmet etmek istiyorsan bunu kimseye duyurmadan yapacaksın. Yoksa engellerler."
Danıştay Başkanı'nın "Başkanlık Sistemi"ni irdeleyen konuşmasının bana neden Sakallı Celal'i hatırlattığı meselesine gelince... Sakallı Celal'in Türk düşünce yaşamına ilişkin bence en vurucu gözlemi şuydu:
- Meşrutiyeti ilan ettik olmadı, cumhuriyeti ilan ettik olmadı, yahu bir kere de ciddiyeti ilan edelim nasıl olur!
Ciddiyet özlemi
"Ciddiyet"e dönük özlemimizi çeşitli konularda olduğu gibi Başkanlık Sistemi üzerindeki tartışmalar dolayısıyla da hissetmiyor muyuz?
Özal'ın ortaya atmasından bu yana kim bilir kaç kez gündemimize girdi Başkanlık Sistemi üzerindeki tartışmalar... Ama her seferinde ilk kez duyuluyormuş gibi ele alındı.
Amerikan Başkanlık Sistemi'nin temelindeki yatay ve dikey kuvvetler ayrılığının başyazımcısı Jefferson "Her görüş ayrılığı ilkelerin farklılığını yansıtmaz" demiş.
Bizde ise bazı görüş sahipleri kişilere dönük takıntılarını gizlemek için kendilerini farklı ilkelerin savunucuları olarak sunarken, Başkanlık Sistemi'nin de demokrasiyle çeliştiğini öne sürmediler mi?
Demokratik bir model
Danıştay Başkanı ise bir hukukçuda bulunması gereken ciddiyetle konuyu ele aldı dün. Şöyle dedi:
"Başkanlık Sistemi'nin demokratik bir yönetim modeli olduğu kanaatindeyiz. Bu sistemin siyasi istikrar doğurması, ekonomiye olumlu yansıması, başarılı bir kuvvetler ayrımı gibi avantajları bulunmaktadır. Yaşadığımız coğrafyanın zorluğu, gözetilmek ve halkımızın beklentileri değerlendirilmek suretiyle bunun anayasa yapımı sürecinde tartışılıp değerlendirilmesi ve sistemin gerekli olup olmadığına dair bir karar verilmesi hukuk devleti ilkesiyle çelişmemektedir."
Dilerim bundan sonraki tartışmalar da Sakallı Celal'in özlem duyduğu "Ciddiyet"in nihayet gündemimize girdiğini işaret eder.