Medeni haklar mücadelesinin henüz sonuç vermediği ve siyah derili Amerikalıların beyazlar tarafından 2'nci sınıf vatandaşlar olarak algılandığı 1950'li yıllarda, ırkçılık da mizahın öğelerindendi.
Böyle içerikli bir soru-cevap kitabından alıntı yaparak örnek vereyim:
Soru- Gece yarısı ıssız bir sokakta altı tane siyah derili gencin bir beyaz genç kıza saldırdığını görürseniz ne yaparsınız?
Cevap- Bir basket topunu alıp sokağın sonuna doğru atarsınız ve siyah derililer beyaz kızı bırakıp topun peşinden koşarlar!
Şimdi hangi renk derilinin neyin peşinden koşacağını bilemeyiz ama Beyaz Saray'da siyah derili bir Başkan bulunduğunu bilebiliyoruz.
Değişimin çapı bu ölçüde yani.
Beyaz Türkler ne yapardı?
Acaba bizde durum nasıl?
Diyelim ki Suriye'de Esad yönetimi dünyaya da, insanlığa da aldırmadan kendi halkını kırmaya devam ediyor...
Diyelim ki komşu Yunanistan'da ekonomik sıkıntılara karşı halkın direnci bitme noktasına dayandı. Atina Euro sisteminden çıkabilir.
Diyelim ki Rusya'da yaklaşan seçimler bir kaosu işaret ediyor olabilir.
Bütün bu durumlar dikkatle izlenmesi gereken kriz kaynaklarını göstermekte.
Soru- Altı tane "Beyaz" Türk'ün dikkatlerini bu konulardan uzaklaştırmak için ne yaparsınız?
Cevap- Mesela mukaddesatçı eğilimli bir siyasetçiye "Kadınların tacize hedef olmamaları için İstanbul'da pembe metrobüs seferleri koyulmalı" içerikli bir öneri yaptırırsınız. Beyaz Türkler böylece dünyada olup bitenleri unutur ve pembe metrobüsün peşinden koşarak "Rejim elden gidiyor" içerikli tartışmalar yaparlar.
Bizim eğlencelerimiz
1950'li yıllarda"Metrobüs" diye bir kavram henüz dilimizde bulunmadığı için, elinde tespih bulunan cübbeli ve takkeli "Gerici" görüntüsü beyaz Türklere her şeyi unutturmaya yeterdi. 28 Şubat post-modern darbesinin yaratıcı beyinleri ise, bu görüntülere Aczmendileri, Fadime Şahinleri falan ekleyerek, Beyaz Türklerin rejim endişelerini artırmak için katkılarda bulundular.
Bizde de zaman böyle geçiyor işte.
Yeni bir Anayasa için uzlaşmaya çalışmak yerine TBMM'den çıkan her yasayı Anayasa Mahkemesi'ne taşımak veya sürekli şölen gibi kurultaylarda çocuklar gibi eğlenip hiç seçim kazanamamak gibi eğlencelerimiz de var.