CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu DİSK Genel Kurulu'nda delegelere hitaben kürsüde konuşma yaparken, yardımcıları ona bir not iletmişler.
Kılıçdaroğlu bu nota göz atmış ve mikrofondan "Tansu Çiller için tutuklama kararı çıkmış"diyerek salona nottaki bilgiyi aktarmış.
Meğer Kılıçdaroğlu'nun yardımcılarına birileri "MİT'çiler için tutuklama kararı çıktı" haberini ulaştırmışlar. Onlar da "MİT'çiler"i "Çiller" diye anlamışlar.
Genel Başkanlarına da bu "Bilgi"yi hemen iletmişler.
O da bunu DİSK delegelerine duyurmanın herhalde bir vatan görevi olduğunu düşünmüş.
Bir iletişim trajedisinin komediye dönüşmesine verilebilecek en iyi örnek olabilir bu durum.
Acaba Kılıçdaroğlu Tansu Çiller'i arayıp "Hatamı acemiliğime bağlayın" diyerek özür diledi mi?
Çiller ne yaptı?
Acaba Kılıçdaroğlu kendisini bir kez daha gaf-zede yapan yardımcılarına "Size aktarılanları başka uzuvlarınızla değil kulaklarınızla dinleyin" diyerek fırça attı mı?
Acaba Tansu Çiller Kılıçdaroğlu'nun kendisi hakkında mikrofondan yaptığı açıklamayı duyunca ne yaptı? Güldü mü yoksa üzüldü mü?
28 Şubat post-modern darbesinin kurbanı bir siyasetçi olarak herhalde acı acı gülmüştür.
O dönemde yani 1997'nin postmodern ortamının bir akşamında bir yemeğe davetliydik.
O günlerde bir önemli gazetenin yöneticisi ve aynı zamanda bir bankanın da yönetim kurulu üyesi olan bir kişi, yemek yediğimiz masanın başında dikildi ve "Bu akşam Çiller tutuklanacak" diyerek kendince müjdeli bir duyurumda bulundu.
Gazete de banka da gitti
O günlerde böyle durumlara sık sık tanık olurduk.
Sonuçta Çiller tutuklanmadı.
Ama o kişinin yönetici olduğu gazeteye de, yönetim kurulu üyesi olduğu bankaya da TMSF el koydu.
Patronu olan kişi de tutuklanıp, cezaevine gönderildi.
Kılıçdaroğlu'nun "Çiller hakkında tutuklama kararı çıkmış" diye açıklama yaptığını duyunca, 28 Şubat günlerini hatırladım ve Tansu Çiller'in Kılıçdaroğlu'nun ayıbına, gülmüş olabileceğini düşündüm.
O dönemde bir general de İçişleri Bakanı Meral Akşener için "Onu kazığa oturtacağım" dememiş miydi?
Her musibetten bir ders alınması gereği, bu vesile ile Kılıçdaroğlu'na herhalde hatırlatılmalıdır.
Belki hatırlarsınız.
Kronik gafzede
Bir konuşmasında da "e-muhtıra AKP'nin tekrar iktidara gelmesi için oraya konulmuştur. Mağdur edebiyatı için konulmuştur. Sayın Büyükanıt ile Sayın Erdoğan işbirliği yapmıştır. Çıksınlar söylesinler, 'işbirliği yapmadık' desinler" diye konuşup, şeytanın bile aklına gelmeyecek bir komplo teorisini seslendirmemiş miydi?
"Ne olacak yani, hepimiz böyle hataları her gün yapmıyor muyuz" diyebilirsiniz.
Hatta "Mehmet Ali Birand internet sitelerine malzeme olmak için bilinçli gaflarla haber programını süslemiyor mu yani" de diyebilirsiniz.
Eğer böyle düşünüyorsanız ve CHP Genel Başkanı'nın önüne getirilen yanlış doğru her şeyi seslendirmesini olağan buluyorsanız, Lefter'in Fenerbahçe'nin kalecisi olduğunu da, İzmir Körfezi'ne "Haliç" denilebileceğini de kabullenmek zorunda kalabilirsiniz.
Belki siyaset bu şekilde daha eğlenceli olur ama pek ciddi olmaz.